Rüya

204 28 19
                                    

MEDYA =LVBEL C5- YAPAMAM
@mandalinasevin

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde büyük bir diyarda yakışıklı bir prens yaşarmış.. Bu prens aylarca, yıllarca hatta günlerce tek bir şey için nefes almaya başlamış. Aramış da durmuş ama bir türlü bulamamış.

Bu uğurda halkını, askerlerini hatta ve hatta... Kendisini bile feda etmiş.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Nasılsınız bebeklerim? Üstte olan yazıyı asla unutmayın! Çünkü bu kitabın asıl amacı o... ;-)

Yorumlar ve oylarınızı bekliyoruz, çünkü çok seviyoruz ✨

Yorumlar ve oylarınızı bekliyoruz, çünkü çok seviyoruz ✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

< 8 >

Alkışlar, kahkahalar ve danslar içeri girmem ile son buldu. Arkamdan sayamadığım kadar çok asker gelirken neden böyle bir yerde olduğumu anlamaya çalışıyordum.

Saraydaydım. Ismini dahi bilmediğim, daha önce hiç görmediğim bir sarayda. İnsanlar bana yabancı geliyordu. Yüzleri, sesleri, bakışları.. Hiç birini tanımıyordum ve bu beni ürpertiyordu. Etrafıma bakmak istedim ama askerler buna izin vermedi.

Bedenimi kalabalığın ortasında duran kraliyet sandalyesine oturttular. Korku dolu gözlerim kaşları çatık duran askerlere kaydı. Herkes durmuş bizi izliyorken ben yalnızca korku ile bekliyordum. Neyi bekliyordum bilmiyordum, yalnızca hapsedilen bir mahkum gibiydim. Salonda oluşan o sessizlik açılan büyük kapının sesi ile bölünürken bir kaç adam daha ilişti gözlerime. Üzerlerinde ki uzun pelerin onların her adımında dans dercesine uçuşuyorken önümde durup selam verdiler.

Yutkundum..

Ruhum zincirlenmiş gibi hareket edemiyor, nefes dahi alırken titriyordum.

Çenemde bir el hissettim. Bu büyük el ile gözlerim doldu, kaşlarım yukarı korkudan kıvrılırken elinde mücevherlerle süslenmiş olan kutuyu taşıyan adam arkama geçti. Korkuyla hareketlendim ama çenemden tutan adam buna müsaade etmeyip omzuma elini attı.

Dolu dolu olan gözlerimle salonda tanıdık bir yüz aramaya başladım. Murat, Kerem belki de Mahber.. Kimse yoktu. Bu kalabalığın aradın yapayalnız kaldığımı hissetmeye başlarken bir çift kırmızı gözle göz göze geldim.

Başıma konan taç ve o gözlerin sahibinin yüzünde ki tebessüm aynı anda oluşmuştu.

Ne olduğunu anlayamazken kalabalık bir sis halini aldı, onun bedeni belirdi o sislerin ardında. Üzerinde duran siyah pelerini bedenini tamami ile örtmüşken bir adım attı. Onun her adımı kalbimin hoplamasına neden oluyordu.

Kırmızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin