Karanlığın Efendisi'nin Kalbi

Start from the beginning
                                    

"Hı?" şaşkınlıkla dinledim onu. Ne buluşması gibi saçma bir soru soramadım, ona nazaran en berbat bir şekilde cevap verdim. Güldü bu halime.

"Yanına gelen misafir", "Hıhı?", "Annem'di" korkum dahi bu şaşkınlığım yanında öyle sönük kalmıştı ki dudaklarım aralandı, gözlerim büyüdü ama şaşkınlığımı dışa nasıl vuracağımı bilemedim.

Annesi ile tanışmış olmak yeni evlenecek bir kız gibi yaptı beni. Utandım, hem de delicesine utandım. Evime almış olduğum kadının karşımda duran adamın annesi olduğunu bilmeden aşkımı anlatmıştım. "A-annen mi?"

Yanağımı okşadı nazikçe. "Evet, annem". Unuttum neden bu eve geldiğimi, karanlığın içinde korku ile nasıl yürüdüğümü ve onu gördüğümde oluşan tutulmamı. Unuttum hepsini, adeta bugünü sil baştan yaşadım ve onca cümle içerisinde yalnızca tek bir tanesini cımbızla çektim.

"Çok utanıyorum". Şaşırmamıştı bile, aklımdan geçeni biliyor gibi yalnızca iç çekip elini belime atmıştı. Belimde ki eli yine aynı o hazzı verdi bana, rüyamda hissettiğim o zevki tattırdı. "Başkalarına, aileme benden bahsederken utanma"

Durmuş muydu kalbim? Göğsümde hissettiğim o boşluk nedendi? Şaşırmış mıydı benim gibi o da? Şaşırmıştım deli gibi, anlamış mıydı?

Bilmiyordum, bilmiyordum ama onun bana bir bakışı için öleceğimi anlamıştım. Aralık olan dudaklarımla ona bakıyorken kaydı bakışları o iki et parçasına. Aşk dedim içimden, gerçek aşk o muydu yoksa? Düşmüştüm bir şüpheye. "N-ne demek istiyorsun?"

Alnının baskısı alnımda var olurken öleceğimi hissettim. Çok yakındı dudakları bana, teni değiyordu tenime ve ben bu hisse bağımlı olmuştum. Bana durmadan dokunmasını istedim kendi kendime. Bir an kendimi izledim uzaktan. Ben ne yapıyorum böyle dedim. Kızdım benliğime, bedenime dokunması için ona yalvaracak duruma gelmeme kızdım. Geri adım atmak istedim ama beni öyle bir sıkmıştı ki, bir kez daha aklımdan geçeni anladığını anlamıştım.

Yanağımda duran eli yavaşça olduğu yeri okşayarak kalbime indi. "Kalbin dahi benim için atarken sen beni terk mi ediceksin?" bütün bu hisler bana fazlaydı. Bu yoğunluk beni öldürecek kadar fazlaydı.

Boğuluyordum, bu duygu seli içinde kaybolmuştum. Yardım ister gibi diktim gözlerimi ona ama o sanki beni duymak istemez gibiydi. Devam etti konuşmasına beni zorlayarak." Beni istiyorsun Vera, seni İstiyorum. Ruhlarımızın birbirine ait olması gibi sana ait olmak, senin olmak istiyorum"

"Yapma" dedim. Neden bu haldeydim bilmiyorum ama adeta üzerime bir öküz oturmuş gibiydi. Büyük bir yük vardı omuzlarımda ve ben kaldıramıyordum. Dönmeye başladı başım, anlamış gibi belimde ki eli sıkılaştı ve bedenlerimizi birbirine bağladı. Soğuk bedeni ile bir bütün olmuştum. Durdu ellerim sert, kaslı ve geniş göğsünde. "Aradığın benim Vera, tek aşkın benim" bu cümle son olmuştu benim için. Dönen başım beni karanlığa iterken kolları arasında yığıldım ama bilincim açıktı. Gözlerim kapalıydı sadece, sanki bir güç uyanmama engel oluyordu. Bir güç beni bayılıyordu.

"Vera, bu aşkın sana hayran olmama neden oluyor" duyduğum bu ses ve gördüğüm bana ait olan yüz iç çekmeme neden oldu. Yine o zaman olduğu gibi etraf dumanlaştı ve ben kendimi karşımda konuşurken görmeye başladım. "Neden?"

Ellerimi tuttu. "Çünkü hayran olunacak kadar güzelsiniz" Onu da cümlesi içine alması uykuda olmama rağmen kalbimin deli gibi atmasına neden oldu. "Hala anlamadın değil mi?"

"N-neyi?". "Asıl aşkını" kaçırdım gözlerimi ondan. "Ne saçmalıyorsun bilmiyorum". "Uyan artık Vera, uyan artık. Gör gücünü, sahip olduğun aşkını gör. O senin için yaşıyor. Gözlerinde ki aşkı anlamadın mı hala? Bu kadar kör olma"

Bedenimi silkmesi gerçekliği yüzüme tokat gibi vuruyordu ama ben korkuyordum. "Elimde değil, korkuyorum"

"Ne için korkuyorsun Vera? Ne bu korkunun asıl gerçeği?" gözlerimden tek bir düştü. "Bilmiyorum, ne olduğunu bilmiyorum. Korkuyorum işte" yere indi bakışlarım "Tek neden bu. Bedenimi ele geçiren gerçek bu. Yapamıyorum Sidelya" Ona ismi ile hitap etmeme şaşırmıştı. Hem olan bitene inanıyor, hem de kabullenmiyordum. "Senin için endişeleniyorum Vera"

Yanağımda ki yaşı sildi. "Kendim için endişeleniyorum Sidelya" cümlesini dudaklarım arasından ağlayarak kurmak garip bir histi.

"Seni izliyor" merakla baktım. "Kim?" tebessüm etti. "Seni seven karanlığın efendisi". Son kelimeleri nutkumun tutulmasına neden oldu. Farklı bir histi ve ben bunu dışa vuramıyordum. Fısıldadım kendi kendime. "Karanlığın efendisi" cümlemin ardından onun sesini bu sisli arazide işittim. Sidelya tatlı tatlı kıkırdarken cümlenin güzelliği ile utanarak eğdim başımı.

"Karanlığın efendisi'nin kalbi"

                                 <>

Bölüm sonu

Kolyemiz, kıymetlimissssss..

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kırmızı Where stories live. Discover now