"T-tamam göster o zaman" kıkırtısı kulaklarıma dolarken tüm korkum yok oldu. Kalbim hızlandı, mantığım ve tüm hislerim işlerini bırakarak ona bakmaya başladı. Adeta tüm zerrem bir kıkırtısı ile şahlanmış gibiydi. "Bunu yalnızca sen yapabilirsin Vera. Gücüne kulak ver, istersen beni görüceksin" sinirle bağırmak istesem dahi dudaklarım aralanmazken iç sesimi işittim. Hayran olmuş sesinin tınısı yankılandı beynimde. Yüzünü göremesem de o görüyor gibi hayran hayran izliyordu. Görmek istedim, onun gibi dibimde duran adamın kim olduğunu bilmek istedim.

Ne olduysa o an oldu, yüzünde ki pelerin bir an da sisin dağılması gibi yok oldu ve ben o kırmızı gözlerle göz göze geldim. Kalbim bu bakışı karşısında atmayı bırakırken sendeledim ve onun o buz gibi elini belime sarmasına neden oldum.

Buz gibiydi büyük eli ama ne hikmetse dokunduğu yeri yakıyordu. Yanıyordum.

"Sen?" yüzüme yaklaştı biraz daha. Burnu burnuma değecek kadar yakındı bana ve benim sıcak nefesim soğuk yüzüne vuruyordu. Hoşuna gitmiş gibiydi nefesim. "Ben?". "Bu nasıl olur?" sesli düşünmüştüm beynimin çalışmaması yüzünden. Yüzümü inceleyen adamın yüzünü onun gibi inceliyordu. Hislerim durmuş kalbim ile iş birliği yaparak onun kalbinden geçeni anlamaya çalışıyordu ve gözlerim, gözlerim o kırmızı göz bebeklerinde kaybolmuştu.

Ruhum ise yalnız kalmıştı. Neden bilmiyorum ama onunla yalnız kalmıştım. "Ben varım" irkildim bir an da aklımdan geçeni edindiğim dostlarım gibi bilmesi ile. "H-hı?"

Duydum tekrar o hoş kıkırtısını konuşmasa, bana bakmasa dahi o sesinin tonunu duymak istedim. "Yalnız değilsin Vera, ruhun yalnız değil"

İç sesim ele geçirdi beni bu cümlesi ile. Bir an da kendimi geriye çekilmiş gibi hissederken uzaktan izlemeye başladım ve o an anladım iç sesimin ruhum olduğunu. "Yalnızım" karşımda duran adama nasıl bakıyordum bilmiyorum ama sanki geriye çekildiğimi anlamış gibi tebessüm ederek gözlerini yumdu, saniyeler sonra da açarak mor olan gözlerini sundu önüme.

Şaşkınlığım daha ne kadar artabilir diye düşünmeye başlarken onun kırmızıdan mora dönen gözlerine bakıyordum. Ben hareket etmesem bile bedenim hareket etti, anladım ruhumun bedenimi hareket ettirdiğini. Sanki yalnızlığını gidermek ister gibi mor gözlü adamın yanağına elimi koyarken adam yüzünü yavaşça boynuma gömdü.

Hissettiğim o soğukluğu bedenimi garip bir hazza bıraktı. Gözlerim yavaşça kapandı ve onun göz rengi gibi değişen sesini dinledim."Sidelyam" Şaşırmama fırsat bile kalmadan değişmiş olan sesimi işittim bu sefer de. "İris". "Seni çok özledim Sidelya" boynumda hissettiğim o minik öpücük başımı döndürmüştü. Bedenim kendini onun buz gibi olan kolları arasına bırakmışken yutkundum ve gözlerimi açtım.

Korkmaya başlamıştım artık. Kendimi rüyada sansam da rüyadan çıkmış ve anlamadığım bir his dolmuştu bedenime. Seslendim ruhuma geriden. "Bırak bedenimi"

Güldü bana içinden adamı severken. "Bedenini mi? Biz biriz Vera, ikimiz tekiz". "Ne saçmalıyorsun sen?"

Geriden izlediğim tüm her şey silinmiş ve yerini dumanlı bir ortama bırakmıştı. Artık bedenimde değilmiş gibiydim, şaşkınlıkla etrafıma bakarken bana doğru gelen birini gördüm ve geri adımladım ama yaklaşan kişinin ben olduğumu gördüğüm an dudaklarım aralandı. "Bu, bu nasıl olur?" tebessüm eden ben karşımda durdu. Eli elimi bulurken kalbine yasladı. "Biz biriz Vera. Ben senim ve sen de bensin"

Başımı iki yana salladım şaşkınlıkla. "Ben, ben anlayamıyorum. Aklım almıyor tüm bunları"

"Biliyorum Vera. Anlatacağım her şeyi, güven bana ama şimdi olmaz". Korktum "Ne? Neden?" tebessümü büyürken elini yanağıma yasladı. "O seni bekliyor," geriye adımladı ve bana son kez tebessüm edip arkasını dönerek yürümeye başladı. Bağırdım ardından "Kim beni bekliyor? Lütfen dur gitme" karanlığa gömülen etrafıma baktım "Korkuyorum"

"Korkma" ona ait olan o ses tüm korkumu aldı. Sanki bunu bekliyor gibi gözlerimi yavaşça aralarken kendimi ormanda ve onun kollarında buldum tekrar. Mor değildi gözleri, kırmızıydı ve bana bakıyordu."Ama korkuyorum" yüzümde gezindi bakışları "Neden?" iç çektim. Beni kolları arasına biraz daha çekmiş ve soğuk bedenine hapsetmişti "Deliriyorum"

"Hayır Vera. Delirmiyorsun" ormana baktım "Ne peki bu yaşadıklarım? Rüya mı?" zoraki bir gülüş sundum "Rüya olamayacak kadar gerçek bunlar" dedim ve ondan bir cümle bekledim. Ne bekledim bilmiyorum ama bir şey bekledim. "Benim rüya mı olmamı isterdin?" Kaşlarım çatıldı anlamayarak "Sadece rüyanda görmeyi, istediğin zaman bana bakmamayı ve dokunmamayı mı isterdin?" çatılı kaşlarım düzeldi. Düşündüm bu sorusunu, ister miydim?

Baktım kırmızı gözlerine, güzel yüzünü izledim. "Bilmiyorum" dudaklarında hoş bir tebessüm oluştu. "Biliyorum" dedi ve kendini geri çekti. Ona ne yaptığını sorar gibi bakarken arkasını dönüp yürümeye başladı.

"Nereye?" peşinden gitmek istedim ama ayaklarım hareket etmedi. O ağaca bağlanmış gibiydim..

Tekrar ona bağırmak istedim ama gözden kayboldu. Gitmesi ile kalbime korku yeşerirken gözlerim kapanmaya başladı. Orman bir sis bulutu gibi dağılmaya başlarken kapandı gözlerim.

Bölüm sonu

Canım Veram benim.. Şuan kafanız karışıyor olabilir emin değilim ama az kaldı. Hemen her şey ortaya çıkmasını istemedim, çünkü asıl olması gereken olaya yaklaşıyoruz.. ;-)

Kırmızı Where stories live. Discover now