7

66 16 54
                                    

"Beni hafife alma, kaderimi yaşamakta özgürüm."

Proskovya

Binlerce insanın olduğu alana bir göz attım, bu kadar insanın gerçekten benim fikirlerimi paylaştığından emin olmam lazımdı.

Gerçekten onların istediğini mi yapıyordum? Onların da benim kadar bu işte hevesli olduğunu biliyordum.

Kafamı salladım, Styles'ın sözlerinin aklımı kurcalamasına izin vermeyecektim.

Derin bir nefes aldım, ismimin seslenişiyle yüksek alana doğru çıktık.

Gelen alkış ve ıslık sesleri gururlanmamı sağladı, Styles ne kadar aklımı kurcalasada doğru bir şey yaptığımı biliyordum.

Sağ ve sol yanımdaki Louis ve Zayn ile alkışların dinmesini bekliyordum.

Styles tam karşımdaydı, yine.

Ondan fazla alkışlanmış olmam canını sıkmış gözüküyordu. Üstündeki lacivert üniforması ile bugün amaçladığı işi kesinliğe kavuşturacaktı.

En sonunda elimi kaldırdım ve kalabalığa karşı alkışı dindirmelerini işaret ettim, herkes sessizleşti.

Styles'ın gözünün önünde ona nasıl bir güce sahip olduğumu gösteriyordum.

Sağımı döndüm ve mikrofonu bana doğru tutan Brandon'a baktım.

"Hoşgeldiniz, Bayan Black. Şeref verdiniz."

Gülümsedim.

"Hoşbuldum, Brandon."

Buraya beni Öteleyicilerle Styles ve arkasının arasını yapmak için, aramızdaki buzları eritmek için çağırdıklarını biliyordum.

Aslında sadece halka öyle göstermek istiyorlardı. 'Öteleyicilerin başı, Styles'ın atanmasından rahatsızlık duymuyor.' Olarak göstermek istiyorlardı.

Fakat daha bir hafta önce Styles'ı indirmek amaçlı eylem düzenlediğimizi tüm ülke biliyordu.

Devlet ne kadar benim arkamda olsa bile sorun çıkarmamı istemiyordu. Ama çıkarsam bile buna karşı gelemezdi.

Devlet beni dinliyordu, Devlet bendim.

İşte, Devletsel Şov.

"Proskovya."

Brandon'un sözüyle ona döndüm.

"Halkımıza bir şeyler söylemek ister misin? Sözü sana bırakıyorum."

Alkış sesleri yeniden yükseldi, kendimi tutamadım kıkırdadım.

Mikrofonu almadan önce Styles ile bakıştık. Derin bir nefes aldım ve kendimden gururluca söze girdim.

"Herkese iyi akşamlar diliyorum."

"Bugün buraya ne için toplandığımızı hepimiz biliyoruz."

Kalabalıktan yuhlama sesleri yükseldi, Yanımdaki Zayn ve Louis dışındaki herkesin yüzünde bir endişe vardı.

"Evet, evet... Ben de aynı şekilde düşünüyorum."

"İlk olarak asla pes etmeyeceğimizi ve Öteleyiciler olarak hedefimizi başarana kadar elimizden gelenin en iyisini yapacağımıza söz veriyorum!"

Islık sesleri ve alkış sesleri kulağımı çınlatıyordu. Styles'a bakarak konuştum.

"Kültür ve tarihimize hiçe sayarak devletin atadığı adamın şuan bu üniforma içinde burda durması beni de ne kadar rahatsız ediyor bilmenizi isterim." Styles'dan bir gülüş geldi.

"Sahip olduğumuz güç, onu sınır dışı edebilecek kadar mükemmel."

"Devletin yaptığı bir hatayı, ben düzelteceğim. Bu hangi yolla olursa olsun. Cezası ve bedelini ödeyecekler."Konuşmam kesildi.

"Yerinde olsam o kadar emin konuşmazdım, Black." Styles sözümü kesti, tamamiyle ona döndüm.

"Ama ne yazık ki istesen de yerimde olamazsın, Styles."

"En son isteyeceğim şey, senin gibi bir geri kafalının yerinde olmak olurdu. Aslına bakarsan en son bile değil."

"Ne oldu şimdi de ilkokul kavgasına mı giriyorsun benimle? Güldürme beni Styles. Daha dün ellerimin altında korkudan tir tir titriyordun sanki, doğru mu?"

Styles üstüme doğru yürüdü. Zayn ve Louis aniden Styles'a doğru giderken onları durdurdum.

Styles üstüme doğru geldi, ve dibime kadar girdi. Şimdi yapacağım şey belki her şeyi en başında bitirecekti.

Kameraların yerine baktım. Halka baktım ve yanımızdaki insanlara baktım. Hiçbirinin görmeyeceği açıda önümü kapattım ve Styles'ın bileğini karnıma geçirdim.

İnleyerek arkaya doğru savurdum kendimi, Zayn ve Louis ne yaptığımı anlamış beni izliyorlardı.

İnsanlardan yuhlamalar yükseldi.

Styles şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Ben hiçbir şey yapmadım!" diyip beni tuttu.

"Bırak beni!" hızlıca yumruğumu yanağına geçirdim.

Bizi ayırmaya gelen insanları Louis ve Zayn çaktırmadan tutuyordu.

Styles ona attığım yumrukla geriledi ve kırmızı görmüş boğa gibi hızlıca bana gelip boynumu boğazladı.

İşte şimdi oltaya düşmüştü, Zayn ve Louis'nin gülüşlerini hissedebiliyordum.

Styles boynumu tuttuğundan kendimi koruma amaçlıymış gibi botumdan hızlıca bıçağımı çıkardım.

Styles ne yaptığımı anlamıştı ve hemen gerilemeye çalıştı ama artık çok geçti. Bıçağı göğsünün ortasına sapladım ve geriye kaçtım.

"Zayn! Louis! Bu adam düşündüğümden daha da delirmiş çıktı!"

Mikrofonla bağırarak konuştum.

"Eğer kendimi korumasaydım beni öldürecekti! Beni nasıl boğazladı gördünüz!"

Korkudan titriyormuş gibi rol yaparken çaktırmadan Styles'a baktım, Karnından kanlar gelirken şok olmuş bir biçimde duruyordu. Hızlıca kaldırıp götürülürken nefret dolu bakışlarıyla beni deldi geçti.

O sırada topluluktan gelen çığlıklar beni gülümsetti.

"Atadığınız herife bakın! Praskovya'yı öldürecekti!"

"Şu hale bakın! Praskova kendini korumasaydı ölecekti!"

"Yahudileri ülkemizin başına getirdiniz ve olanlara bakın! Hepsi birer komplo, ülkemizi içten feth etmeye çalışıyorlar!"

Hızlıca beni sahneden indirdiler. Arka odalardan birine girdirdiler. Louis, Zayn ve ben harici olan herkesin çıkmasını sağladım ve kapıyı kilitledim.

Arkamı döndüğümde Zayn ve Louis gururlu bir şekilde bana bakıp gülümsüyorlardı. Hemen mutlulukla yerimde zıpladım, yerimde duramıyordum resmen.

Aniden kapı çalındı, yine başlıyorduk. Büyük ihtimalle polisler gelip sorguya çekeceklerdi.

________

aklima fikir gelmiyo la

neuse artik ypaack bir sey yok zaten sadece simam okuyo paushwuwjiwhw

Governmently Show | Harry Stylesحيث تعيش القصص. اكتشف الآن