Bölüm 39

97 16 37
                                    

"Asır kimsenin pisliğini temizlemek zorunda değilsin." dedi ferdi sinirle

"İnsanlar mı ölsün boş yere ferdo?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Haketmiyorlar!"

"Haketmeyen ilacın hastalar üstünde kullanılmasına izin verenler. Suçu ve haberi yokken bu işe bulaşanlar değil."

"Ya ilaç işe yaramazsa? O bağlı kadın aşırı korkunçtu. Onu düzeltebileceğini sanmıyorum." dedi beni dikkatlice izleyerek.

"En azından denedim diyeceğim." dedim sıkıntıyla

**********

"İlaç işe yaradı!"

"Ne?"

"Fero mal mısın? İlaç diyorum işe yaradı! Antivirüs bulundu, başardım!"

Ayağa kalkıp sıkı sıkıya sarıldı. "Senin gibi bir beyinsiz nasıl başardı?"

Kolundan tutup geriye ittirdim ferdiyi. Dirseğimi karnına geçirince iki büklüm oldu önümde.

"Dalga geçme lan çok uğraştım."

"Bilmezmiyim." dedi dikelerek

"Uygulandı mı?"

"Bağladığımız deneğin üstünde uygulandı. Tekrar hayata döndü ama birşey hatırlamıyor."

"Daha iyi değil mi?"

"Değil. Hatırlaması yapanları dibe çekmek için fırsattı ama yapacak birşey yok. İlacı sadece yediği haltları açıkladıklarında vereceğim." dedim kendimden emin.

**********

Göz kapaklarım yavaşça açılırken kendime gelmem bir kaç dakikamı aldı. Diğerleri hala uyuyordu. Aşırı susamıştım fakat erzak yetersizliği varken tüketmek doğru olmazdı.

Ayağa kalkıp afen hanım'ı uyandırmak için hareketlendim. İki kere dürtmemden hemen sonra uyku sersemi halde uyandı.

"Noldu?"

"Gitme zamanı."

"Hemen mi?"

"Evet. Vakit yok." ayağa kalkıp Nilda'nın yanına oturdum. Tam dürtecekken konuşmaya başladı.

"O kadar ses çıkartıyorsun ki diğerleri nasıl uyanmadı anlamadım."

"Madem uyanıksın!" saçının birazını tutup hafifçe çektim. "Kalkta diğerlerini uyandır." kafasını okşayarak ayağa kalktı.

"Nilda kafanı koparmışım gibi davranma."

"Sende katil tipi var."

"Oha Nilda!" gülmeye başlamış ve Mine'yi uyandırmak için o tarafa yönelmişti.

Herkes yavaş yavaş uyanırken Işık hala uyuyordu.

"Biz gidiyoruz. Dikkat edin tamam mı?"

"Hallederiz." dedi Mine gözlerini ovuşturarak.

Dönüp Afen hanım'a 'gidelim' anlamında işaret verdim. Biz odanın dışına yürürken diğerleri hazırlıklarına başlamıştı.

Mine koşarak yanıma gelirken elindeki yuvarlak ve sivri demirimi bana verdi.

"Dikkat edin." kafamı onaylarca salladım. Biz merdivenlere yönelirken o tekrar odaya girdi.


"4. Kat mı demiştiniz?"

"Evet ama ya onlar karşımıza çıkarsa?"

"Sizi önlerine atar kaçarım!"

"Ne?!" korkuyla yürümeyi bırakıp bana döndü. Haline sırıturken "Saçmalamayın istiyorsanız, dalga geçiyorum." dedim.

Hakkın o da neyse...

Merdivenleri ikişer üçer yukarı çıkarken kat isimleri görülmeye başladı.

3. Kat merdivenleri daha hızlı çıkmaya başladım.

4. Kat

"geldik!"

"İçerden sesler geliyor!" dedi kadın arkama sığınarak.

"Yapacak birşey yok. Oda nerde?"

"Katın sonunda, kahverengi kapılı."

Diğer kapılar ya gri ya da beyazdı. Ayırt etmek zor olmasa gerek.

"Elinden geldiğince hızlı koşmalınız tamam mı?"

"Tamam."

Kapının önüne geçerek içimden saydım.

1...
2...
3...

Kapıyı hızla ittirip koşmaya başladım. Afen hanım arkamdan koşarken koridorun sonununa gelmiştik.

Kahverengi kapı göründü az ilerde. Bacağımı yine zorlamış olacağım ki ağrısı hafif hafif kendini göstermeye başlamıştı.

Kapının önüne geldiğimizde kadına döndüm. "Burası değil mi?"

"Evet!"

Yavaşça kapıyı araladım. İçeride taşıyıcı var mı görmemiz gerekiyordu.

Kimsenin olmadığını görünce içeri daldım, kapıyı arkadan kapatan kadın hızla odayı aramaya başladı. O her yeri karış karış ararken bende masaların, dolapların içine bakıyordum. Afen hanım yerde ters düşen masanın altına eğildi. Kısa bir süre sonra nefes nefese ayağa kalktı ve bana döndü.

"Buldum!" sevinçle elindeki tuhaf görünümlü telefonu havaya kaldırdı.

Hızla yanına gittim. Telefonu elime aldığımda aklıma takılan soruyla durakladım. Numara ne anasını satayım?

"Numara?"

"Yanlış hatırlamıyorsam ******** bu numara tanıdığım bir yetkilinin."

Dediği numarayı çevirdim hızla. Telefon çalmadan kapandı birdenbire.

HASSİKTİR! BOZULMUŞ OLAMAZSIN!

"Çalmıyor bu! Bozulmuş mu?"

"Bir daha denesek mi?"

Tekrar numarayı çevirdim.

Tekrar
Tekrar
Tekrar

Açılmıyordu.

"Alo?" açılmıştı! Telefonun ucundan gelen erkek sesi ile elim ayağıma dolaşmıştı.

"Alo? Sesim geliyor mu?"

"Evet beyefendi. Buyurun?"

"Ben Asır Ala, virüs nedeniyle kapatılan hastanenin Beyin Cerrahıyım. Mühürlenmiş hastaneden arıyorum. Kurtulanlar var!"

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin