Bölüm 8

143 42 47
                                    

"Anlatma zamanınız gelmedi mi?" dedim ferdi beye bakarak

"Neyi?" dedi kaşları çatılırken

"Şu taşıyıcıları. Düzgünce!"

Herkesten dinlemek istiyordum. Doğruluğundan emin olmak istiyordum.

Derin nefes alıp diğerlerine baktı. Hepsi çanta doldurmakla meşguldü. Gözleri tekrar beni bulurken sessizce anlatmaya başladı.

"Deney yapılması istendi ama sadece kadavra ve hayvanların üstünde izin vardı. Ama ne kadavralarda ne de hayvanlarda istenilen sonuca ulaşılamadı. Ölülerde işe yaramıyor zaten. Hayvanlarda sadece sinir belirtisi ve saldırganlaşma vardı."

"Sonra bunu insanlar üstünde denemek istediler ama kabul edilmedi. Bize verilen emir üstüne mecbur kalıp hastaların üstünde kullandık gizlice. Verilen virüs insanları hayvanlaştırmaya başladı. Aslında istenilen sonuca hayvanlarda ulaşılmıştı ama bunu görmek istemediler. "

"Göz doktoru değil misin sen? Neden bulaştın bu işe? "

"Kabul etmeyip işten ayrılan doktorlar oldu. Buda süreci hızlandırmaları gerektiğini gösteriyordu. Eğer dışardan birine söylerlerse bütün deney ve uğraşlar boşuna heba olacaktı onların gözünde. Hepimiz mecbur kaldık ve yardım ettik. Sadece belirli hasta sayısına kadar uyguladık ama onlar tarafından yaralanıp kurtulursan onlara dönüşüyorsun. Ellerinde kalırsan direkt ölüyorsun zaten. "

" Bacağım. Onlarmı yapmıştır sence? Sen oradaydın kendin söyledin. Gördün mü? "

" Hayır. O kadarını görmedim. Seninle birlikte kaçıyorduk sonra onların arasında kaldık. Seni gördüğümde bacağını tutuyordun zaten. Sonra üstüme atlayan taşıyıcıyla uğraştım ben. Son anda kurtulduğumda sen yerdeydin. "

" Ve beni bırakıp gittin orada öyle mi?" dedim kaşlarım çatılı

" Yanına gelemezdim yemin ederim. Ya kaçacaktım ya da-"

" Ya da ölecektin bu yüzden beni ölüme terk etmek daha doğru geldi ha? "dedim sinirle, burnumdan soluyordum. Sinirden ellerim titriyor, elimdeki demiri kafasına geçirmemek için kendi içimde savaşıyordum.

" Asır gerçekten yardım etmek istedim ama-"

" Yeter! Ya ölseydim? Gerçi şuan ne fark var? Adımdan başka bildiğim bir halt yok!"

"Noluyor?" dedi defne hanım eşyaları toplamayı bırakıp bize dönmüştü. Herkesin gözü bizde ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyorlardı.

"Yok birşey." dedim elimdeki çantayı sırtıma geçirip demiri değnek olarak kullanarak merdivenlere yürümeye başladım. Kimseye ihtiyacım yoktu. Gerçekten kimseye güvenemezdim ve bunu uygulamalı görmüştüm.

Arkamdan gelen adımlarla merdivenleri bitirmiştik. Dikkatlice dışarı çıkıp etrafa bakındım hala görünürde taşıyıcı yoktu.

Parmak ucumuzda yürümeye başladık. *tabii ben ne kadar parmak ucumda yürüyebilirsem.*

Mine hanım yanıma gelip "Şimdi nereye gidicez? Aynı yeremi?" diye sordu.

Aynı yere gitmek saçmalık olurdu. Sürekli iki yer arasında mekik dokuyamazdık.

"Çıkışı bulmamız lazım." dedim arkaya doğru fısıldayarak

Defne hanım "5. Kattayız asır bey çıkış en son katta. Ayrıca kapı mühürlendi, dışarı çıkmamız yasak." dedi ümitsizce

"Gizli çıkarız o zaman. Burada öylece ölümü bekleyemeyiz. Gerekirse 1 gün gerekirse 1 ay ama çıkıcaz."

"Taşıyıcılar çok fazla aynı anda kaçamayız hepsinden." dedi defim bey ilk kez mantıklı konuşuyor ha?

Biraz düşündüm. Gerçekten çok fazlalardı. Ferdi denen adamın dediği aklıma geldi.

ama onlar tarafından yaralanıp kurtulursan onlara dönüşüyorsun. Ellerinde kalırsan direkt ölüyorsun zaten.

" Şimdi hepimiz bir söz vericez." dedim iyice dikelerek

Hepsi merakla bana bakarken konuşmaya başladım.

"Onlar tarafından yaralanan kim olursa kaçmayacak."

"Yani ölümemi gidelim?" dedi defne hanım anlamaz bakışlarla

"Yeterince taşıyıcı var. Ya taşıyıcı olacaksın ya öleceksin. Ben ölmeyi yeğlerim, en azından siz kurtulursunuz." dedim emin şekilde. Yaralandığında zaten işin bitiyor gerçekten gerek var mı insanlara bela olmaya?

Sessizlik oldu birden. Kimse konuşmadı, birbirlerine bakıyorlardı. Sessizliği bozan defim bey

" Sen yaralısın, ya onlardansan? "

" Herhangi bir belirtim yok. "dedim kaşlarım çatılı.

" Niye sana inanalım ki? Adından başka birşey hatırlamıyorsun. "dedi yaşlı adam

Herkes inanmaz gözlerle bakınca ferdi araya girdi.

" Onlar yapmadı ben biliyorum. " onun beni savunmasına göz devirerek konuşmaya devam ettim.

" Ben asır soyadım her neyse artık, eğer bir taşıyıcı belirtisi görürsem ya da onlar tarafından yaralanırsam size söz kendimi ölümün kollarına bırakacağım."

HAFIZAWhere stories live. Discover now