Bölüm 25

111 38 25
                                    

"Asır abi!"

sıçrayarak kalktım yerimden.

"Işık?" bana seslenen küçük kızı aradım odada ama yoktu.

"Asır abi yardım et!" sedyeden kalktığım gibi yere düştüm. Hassiktir, bacağım çok ağrıyordu!

"Mine!"dedim aklıma gelen tek isimle

" Asır bey yardım edin! "Ne oda mı? Yoksa taşıyıcılar... Hayır olamazdı. Böyle birşey olsa duyardım, uyanırdım.

Kendimi zorlayarak ayağa kalktım. Odanın kapısına zar zor ulaşmıştım. karşımda gördüğüm manzara ile yere çökmem bir oldu. Nefeslerim daralıyordu, Sanki göğsümü bir kafese koymuşlar ve o kafese sığmıyormuş gibi.

Mine ve ışık yerde kanlar içinde yatıyorlardı. Onların başında 3 taşıyıcı Mine ve Işığın başında onları.. yiyordu...

Göz yaşlarım akmaya başladı istemsiz. Dudaklarımdan dökülen hıçkırık onlara ulaştı usulca. O korkunç gözleriyle bana dönen yaratıklara kaydı gözüm kısa bir süre. Üstüme doğru koşan Taşıyıcılara değil sadece yerde yatan iki bedene bakıyordum artık.

Sedyeyeden sıçradığımda kendimi ter içinde buldum. Karşımda duran mine ve kucağındaki küçük kızı uyurlarken görünce derin bir oh çektim.

Üstümdeki hasta elbisesiyle alnımdaki teri sildim. Kalbim sıkışıyor, nefeslerim düzelmiyordu. Bir rüyadan pardon bir Kabustan bu kadar mı etkilenmiştim?

Ayağa kalkıp sessizce onlara yaklaştım. Yine yerde oturmuş uyuyordu mine. Kucağındaki küçük kız kafasını minenin göğsüne yaslamış yatıyordu.

Yanlarına oturup sakinleşmeye çalıştım. Defim şerefsizi kendini karşı duvara yaslamış uyuyordu. Sanırım uyumaktan başka yapacak birşeyimde yoktu.

Kafamı yavaşça minenin omzuna koydum. Gözlerim yavaşça kapanmaya başlamıştı ki defim bey uyandı.

"Sedye batıyor sana galiba?" dedi adam alaylı sorusuyla

Kafamı kaldırıp tüm tiksintimi saklamadan konuşmaya başladım kısık sesimle. "Hayır sadece bir kadın ve kucağındaki küçük bir kız yerde yatarken sedyeye yatacak ya da ölümün kıyısında olan bir adamı uzaktan izleyecek kadar adi bir pislik değilim."

"Tam bir aptalsın!" dedi adam ayaklanırken

"Nereye?" dedim yüzümü buruşturarak

Sedyeye uzanmaya başlayan adam "Ben senin kadar salak değilim. Millete kendimi beğendireceğim diye yerde uyuyamam." dedi sedyeye iyice yayılırken

"şerefsiz, piç kurusu" dedim içimden. Bu adamdan nefret ediyordum.

"Noluyor?" yanımda uyanmış genç kadın hem uykulu hemde sorgulayan gözlerle bize bakarken "Önemli birşey yok." dedim sadece

"Siz neden yerdesiniz?"

"Uyku tutmadı, uyu sen." Tüm uykum kaçmıştı zaten.

Kafasını omzuma yaslayan kadın rahat etsin diye kendimi onun hizzasına getirdim.

Sanırım nöbet tutacaktım. Zaten şimdiye kadar tutulmaması hataydı ama sürekli tek başıma tutamazdım, bunu minedende isteyemezdim, defim şerefsizi ve nöbet tutmak?

Artık burada kalamazdık. Bacağım iyi sayılırdı, Işığı almıştık, azda olsa birşeyler hatırlamıştım artık gerçekten bu katı bitirmemiz gerekiyordu.

Yarın aşağı inecektik ama 4. Kata değil. Alacağımızı almıştık daha fazla oyalanamazdık. O yüzden direkt 3. Kata inilecekti.

Aklıma birdenbire o rüya geldi.

"Sabahtan beri 5. Odayı arıyorum. Kime sorsam 5 diyorlar her katta 5 var zaten! 3. Kat deseler ölürler."

Artık o odaya ulaşmam gerekiyordu...

HAFIZANơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ