Bölüm 32

83 18 32
                                    

"İSTEMİYORUM!"

Kaşlarım çatılı Minelerin yanına giderken bağıran küçük kızı izlemeye başladım. Gözleri beni bulduğunda üzerime doğru yürüyüp bacaklarıma vurmaya başladı.

"SENİN YÜZÜNDEN OLDU DEĞİL Mİ? ANNEM SENİN YÜZÜNDEN UYANMIYOR!"

kızın söylediği şeyle gözlerim aniden Mineyi bulurken moreli bozuk şekilde Işığı izliyordu.

Eğilip kollarından tuttum. "Bebeğim sen-" omuzlarıma hızlı hızlı vuran çocuk yüzünden konuşamamıştım bile.

"Annem orada ve benim yanına gitmeme bile izin vermiyorlar. Senin yüzündenmiş! Sen yaptın!" dedi çocuk ağlayarak.

Ne? Annesi Burada mıydı?

Küçük kız arkasını dönüp yarı açık kapının önüne koştu. Önüne siper olan Mine kızı kollarından tutarak geriye çekti. Genç kadında ağlıyordu ama bırakmak istemiyordu.

" Mine bırak. "dedim gözlerimi Işıktan ayırmayarak.

Mine kısa bir duraklamadan sonra kızı bıraktı. Küçük kız odadan içeri koşarken bizde peşinden gittik. Yerde kanlar içinde yatan kadının her yeri tırnak izleriyle, parçalanmış etiyle ve kanla kaplı şekilde uzanıyordu.

Küçük kız annesinin önüne gidip küçük elleriyle yerde yatan kadının yüzünü tuttu. "Anne hadi kalk gidelim." dedi burnunu çekerek. Annesinden tepki görmeyen küçük kız, cesedin üstüne uzandı ve annesine sarıldı.

"Anne ben geldim bak. Sözümü tuttum, çıkmadım biri gelene kadar." annesinden bir aferin ya da bir öpücük bekleyen çocuğa tepki gelmemişti ve bu çocuğu daha fazla ağlatıyordu.

"Anne ben korkuyorum." dedi küçük kız ağlamasını daha fazla tutamayarak. Annesi üzülmesin diye ağlamamaya çalışan küçük kız dayanamamıştı.

Mine hüngür hüngür ağlıyordu ışığın yanına giderken. Nilda hanım ve Tekinde aynı şekilde. Defim bile ağlamıyor ama üzülmüş, ses çıkartmıyordu.

Ben... Benim kalbim acıyordu. Nasıl yapardım böyle birşeyi? Bu küçük kız annesi için böyle ağlarken elimden ne gelirdi? Ne diyecektim ki ona? Ağlama seni bu hastaneden kurtaracağım mı? Onun ruhu öldü bu hastanede. Bana artık inanacak mı?

Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Acı kalbimden nasıl süzülüyorsa aynen öyle. Ağlama diyemedim, üzülme diyemedim, özür dilerim diyemedim... Diyemezdim, ne hakkım vardı?

Mine Işığı tutup hafifçe çekmeye başladı. "Işık gitmemiz gerek bebeğim hadi." dedi burnunu çekerken. Ağladığını göstermemeye çalışıyordu ama bu konuda fazla kötüydü.

"Annem tek kalırsa korkar, olmaz!" dedi küçük kız annesine daha sıkı sarılarak.

Genç kadın daha sert çekerek kopardı kızı yerde yatan annesinden. "Bırak! Annemle kalacağım!" Minenin kucağında debelenen Işık en sonunda kurtulduğunda annesine koştu tekrar. Yanına oturup elini tuttu annesinin, soğuk ve cansız elini. Gözlerini bana çevirdi.

"Bak anneme ne yaptın? Uyandır onu! Annem bana sarılmadan uyumaz!" dedi gözlerinden küçük damlalar kırmızı yanaklarına düşerken

"Özür dilerim." dedim titrek sesimle. Konuşmam ağlamama yetmişti. Kendimi tutamıyordum, çocuk gibi ağlıyordum.

"Annemide alalım! Mine abla o dokunmasın." dedi beni göstererek

"Bebeğim, o gelemez bizimle." dedi genç kadın gülümsemeye çalışarak.

"O zaman bende gelmiyorum!"

"Ama ışık-"

"Annemi burada bırakamam." kız hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Babam gitti annemde gidemez! Söz vermişti. Ben yanındayım demişti. Ben güzel saklanırsam eğer jelibon alacağını söylemişti. Neden uyanmıyor?" Mineye öyle bir bakıyordu ki sanki 'Annemi sen kurtar' der gibi.

"Jelibonlarım var evde. Hepsini ona versem uyanır mı?" dedi genç kız umutla

Mine aniden onu kucağına alıp odanın dışına çıkardı. Kucağındaki kız ağlayarak debelenirken daha sıkı sardı onu. Herkes onların arkasından çıkarken ben o odada nefes bile zor alırken kaldım. Yanlız, pişman... Hemde nasıl yaptığımı bile bilmediğim bir pişmanlık.

Ne demişler gün gelir tek gerçeği pişmanlık olur insanın. Yaptıklarına pişmanlık yapamadıklarına pişmanlık…

İlacı yaptım daha doğrusu yapmışım ve pişmanım. Hatırlamasam bile... Bu cehennemin kapısını aralayıp insanları kurtaramıyorum. Bunun pişmanlığı çok ağır. Kalbimi kafese koyuyor nefeslerimi zorluyor. Kurtaramadıklarım, asla kurtaramayacaklarım ve kurtarsam bile yarım kalanlar...

Pişmanlık...
Pişmanlık...
Pişmanlık...

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin