25. Bölüm: Final - Ay ve Yıldızlar

754 236 415
                                    

Mor ve Ötesi - Daha Mutlu Olamam

Keyifli okumalar...
__________________________________
25. Bölüm: Ay ve Yıldızlar

Gözlerimi karanlığa açtığımda Eren'in beni izlediğini gördüm. Gülümseyerek gözlerinin içine baktım uzun bir süre. "Sanırım," diye mırıldandı gözlerini gözlerimden ayırmadan. "Bundan daha mutlu olamam."

Güne kahveyle başladım, ağzım kuru, zihnim açık...

Güldü. "Yanımda sen varsın. Bir örtünün altında yıldızları izliyoruz." Bakışlarını yıldızlara çevirdi. "Saatlerce seni izleyebiliyorum. Sana seni sevdiğimi söyleyebiliyorum." Gülümsedim. "Daha önce," diye mırıldandım. "Bana beni sevdiğini bu kadar söyleyen başka biri olmamıştı." Güldü. Artık gülmek onun için o kadar normal bir şeydi ki herhangi bir şeye bile gülebiliyordu. "Bir şeyi yapan ilk kişi olmak güzelmiş."

Beyaz camda görüntüler, hepsi o kadar dürüst ki...

Kes şunu!

Hayatımdan çok memnunum, aşk bitti aşk aptallıktı...

Kes şunu, dedim.

"Ben de," dedim kafamdaki şarkıyı bastırmak için. "Sanırım ben de bundan daha mutlu olamazdım." Gülümsedim. "Yanımdasın, gülüyorsun, beni seviyorsun."

Uzun uzun oturduk o örtülerin arasına, renkli ledlerin ve yıldızların aydınlattığı o yerde. Güneşin doğarken gökyüzünü mor, turuncu ve sarı renklere boyamasını izledik. Yıldızların yavaş yavaş gözden kaybolduğuna şahit olduk. Gökyüzündeki sanatı gördük adeta.

Başımı Eren'in omzuna yasladım ve uzun bir süre gökyüzünü izledim. Güneşin ışığı gözlerimi acıtmaya başladığında gün artık iyice aymıştı.

"Hadi gidelim artık," dedi ayağa kalkarken. Başımı sallayıp ben de ayağa kalktığımda elimi tutup ilerlemeye başladı. Yolun aşağısına kadar yürüdükten sonra bir taksiye bindik ve Eren saklı cennetin adresini verdi.

Uzun bir yolculuktan sonra taksiden indiğimizde hemen karşı kaldırımda oturmuş, bize bakan bir köpek gördüm. Bir anda eski anılarım canlandığında garip bir şekilde mutlu olduğumu hissettim. Onu beslemek istemiştim ama korktuğumu fark etmiştim. Hatta elimi ısırdığını hatırlıyordum ama o gün beni en çok şaşırtan şey Eren'in tepkisi olmuştu.

"Hatırladın mı onu?" diye sordu gülerek. Yüzümü ona çevirdim ve "Dost," dedim mırıldanarak. Dediğim şeyden sonra yüz ifadesinin bir anda değiştiğine şahit oldum. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş kayboldu ve onun yerine sorgulayıcı bir ifade yerleşti. "Ne oldu?" dedim büyük bir merak içinde.

Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra "Dost mu dedin?" diye sordu. Hala ne olduğunu anlamamıştım ama başımı salladım. Bir anda gülmeye başladığında içimin rahatladığını hissetsem de hala bir anlam vermemiştim. "Neden gülüyorsun?" diye sordum bir süre konuşmadığında. "Adı bu değil mi?" Gülmeye devam ederek başını iki yana salladı. "Ona bir isim bulamadığım için böyle hitap ediyordum." Bu kez ben de gülmeye başladığımda "Bir de sırlarımı paylaşabildiğim tek arkadaşım o olduğu için," dedi gülümsemeye devam ederken.

Bir kez daha gülümsedim ve "Hep gül," dedim sessizce. "Hep gül, olur mu?"

* * *

Bir Yıl Sonra

"Anne," dedi Eren bitkin bir ses tonuyla. "Yeter artık." Eren isyana geçerken benim tek yaptığım ikisini izleyip gülmekti. "Bak," dedi Eren bu kez. "Bu kadar eşyayı uçağa almazlar ki!" Eren bana döndü ve "Yardım et," diye mırıldandı sahte bir çaresizlikle. Ben ise ona hak vermek yerine gülmeye devam ettim.

Yıldızlara Benziyorsun Where stories live. Discover now