23. Bölüm: Yüzleşme

553 235 215
                                    

Can Koç - Gökyüzünü Tutamam

Keyifli okumalar...
__________________________________
23. Bölüm: Yüzleşme

Bana seslenen babamın sesini duyduğumda Eren'in bana hediye ettiği kutup yıldızlı kolyeyi izliyordum. Mavi boncuğa dokunduğumda gülümsedim.

Mumları üflerken tuttuğum dilek tahmin bile edemeyeceğim bir şekilde gerçekleştikten sonra utancımızdan pek bir şey konuşamamış, çok geçmeden de ayrılmıştık. Bugün okulda yine görecektim onu ama gördüğümde ne demem gerektiğini bile bilmiyordum.

Bir kez daha babamın sesini duyduğumda Eren'le olacak karşılaşmamızı akışına bırakmaya karar verdim ve çantamı da alıp merdivenlere yöneldim. Aşağı inerken görüş alanıma giren bavullar beni meraklandırmaya başladığında adımlarımı hızlandırdım. Son basamağa ulaştığımda babam da görüş alanıma girdi. En şık takım elbiselerinden birini giymişti. Kolunda her zamanki pahalı saatlerinden biri vardı. Saçları ise her zamankinden çok daha özenli görünüyordu. Bu çok önemli bir toplantısı olduğuna işaretti.

Görünüşünü tamamen süzüp gayet başarılı olduğuna emin olduktan sonra meraklı bakışlarımı gözlerine diktim. Ben daha sormadan o "Bir seyahate çıkacağım," dediğinde detay istediğimi belirten bakışlarımla sessiz kalmaya devam ettim.

"Yurt dışına," dedi birden. "İzlanda'ya."

Kuzey ışıkları dedim birden kendi kendime. Kuzey ışıklarını görmeyi çok istemiştim daha önce. Sekiz yaşlarındayken, geceleri yatağımda kuzey ışıklarını izlediğimin hayalini kurardım.

Tam yine hayallere daldığım sırada "Kuzey ışıkları," dedi babam gülümseyerek. "Kuzey ışıklarını görmek istediğini biliyorum." Gülümsedim. Başımı salladım ve diyeceği şeyi beklemeye başladım.

Durdu, düşündü. "Bir gün," dedi. "Bir gün seni oraya göndereceğime söz veriyorum. On sekiz yaşına geldiğinde, bir yıl sonra, kuzey ışıklarını göreceksin." Gülümsedi. "Bir arkadaşının da uçak biletleri benden." Gülümsedim. O an yüzümün kızardığına emindim. Babamın bir şeyler anladığına emindim. Yüzümdeki ifadenin her şeyi ortaya döktüğüne hiç şüphem yoktu.

"Neyse," dedi ortamdaki garip havayı dağıtmak için. "Hemen çıkmam lazım yoksa uçağı kaçıracağım." Başımı salladım usulca. Çok geçmeden babam yanıma gelip bana sarıldı ve kapıya doğru ilerledi. İçten bir gülümsemeyle tam gözlerimin içine baktığında içimden bir ses bugünün güzel olacağını söylüyordu.

Babam evden çıktığında benim de artık hazırlanıp evden çıkmam gerekiyordu. Hızlıca hazırlanıp Mor ve Ötesi'nin şarkıları eşliğinde okulun yolunu tuttum. Harun Tekin, "Bir derdim var!" diye bağırırken aklımdan bir soru geçiyordu. Bu öğrendiklerimden sonra Eren'e sormam gereken bir soru olduğunu biliyordum. Sorup sormama konusunda ise çok kararsızdım. Nasıl bir tepki verecekti, kabul edecek miydi gibi soruların cevapları beni korkutmaya yetiyordu.

Düşüncelerim eşliğinde okula ve çok geçmeden sınıfa vardığımda gözlerim ilk önce oraya gitmişti. Eren'in sırasına... Beni öptüğü günden beri onu ilk defa görecek olmanın verdiği heyecan ve biraz da utançla o tarafa baktığımda bir anda hayal kırıklığı yaşadım. Eren orada değildi. Üstelik çantası sandalyesinde duruyordu. Nerede olduğunu bilmememin verdiği gerginlik ve ne söyleyeceğimi düşünmeme gerek kalmamış olmasının verdiği rahatlıkla sırama oturdum.

İlk ders başladığında Eren hala ortada yoktu ve bu beni endişelendirmeye başlamıştı. Dersi dinlemeye çalışıyordum ama Eren ortada yokken kendimi verebildiğim pek söylenemezdi. Yaklaşık on dakika sonra biri kapıyı çalıp yavaşça açtığında kapının arkasında kalan o saçları tanımıştım. Saçlarından sonra sırayla gözleri, yüzü ve en sonunda tüm vücudu görünür hale geldiğinde istemsizce gülümsediğimi hissettim. Bunu fark eden Demet, imalı bakışlar eşliğinde sırıtarak beni dürtüyor, Eren'in düşüncelerini tahmin etmemi engelliyordu.

Yıldızlara Benziyorsun Where stories live. Discover now