13. Bölüm: Neden Ben?

612 270 139
                                    

Yüzyüzeyken Konuşuruz - Dinle Beni Bi'

Keyifli okumalar...
__________________________________

13. Bölüm: Neden Ben?

Telefonu kapattıktan hemen sonra evde yalnız olmamın verdiği rahatlıkla evden çıktım ve yavaşça sitenin kapısına doğru yürüdüm. Üzerime hiçbir şey almadan çıktığım için şimdiden pişman olmuştum çünkü hava gerçekten çok soğuktu.

Hafif titrememi geçirmek için ellerimi birbirine sürttüm ve daha sonra göğsümde birbirine bağladım. Üşüyordum ama içeri girip mont almaya da üşeniyordum. Eren'in ne söyleyeceğin verdiği büyük merak beynimi kemirmeye devam ederken sitenin kapısından çıktım ve Eren'i bulmak için etrafa bakınmaya başladım.

Çok geçmeden kaldırımın kenarında oturmuş beni bekleyen Eren'i fark ettim ve hızlı adımlarla ona doğru ilerleyip hemen yanına oturdum. Bir şey demeden konuşmasını beklemeye başladığımda tahmin ettiğimin aksine hemen söze girdi. "Şey... Ben seni merak ettim."

Böyle bir giriş beklemiyordum. Bu yüzden şaşkınlığımı gizleyemeyerek "Nasıl yani?" diye sordum.

"Bugün olanlardan sonra..." dediğinde neyi kastettiğini anlamıştım. Beni merak edip buralara kadar gelmişti. Ben henüz bir şey söylemeye vakit bulamadan başını bana çevirdi ve "Sen, iyi misin?" diye sordu. Alacağı cevaptan korkan bir yanı var gibiydi. Gözleri yine buz mavisiydi, soğuk ve mesafeli.

Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra "Evet," diye cevap verdim. "İyiyim." Aslında hâlâ etrafımı kontrol etme gereği duyuyordum ve duyduğum sesler korkmama neden oluyordu. Ama bunu ona söylersem elde ettiğim tek şey daha da üzülmesi olacaktı.

Başını salladı ve sadece bir saniyeliğine bana bir bakış attı. Hemen sonra üzerindeki ince montu çıkartıp nazikçe omuzlarıma bıraktı. O an onu sadece izledim. Ne verecek bir tepkim ne de söyleyecek bir sözüm vardı. O an ne kadar güzel bir kalbi olduğuna bir kez daha şahit oldum.

Karşı kaldırıma dalmış bir şekilde "Üşüyeceksin," diye mırıldandığımda "Hiç ısınamıyorum ki zaten..." diye söylendiğini duydum. Duymayacağımı sanmıştı ama duymuştum.

"Neden?" diye sordum birden. "Neden yalnızsın?" Ne dediğimi, neden dediğimi bilmiyordum. O an sadece içimden sormak gelmişti. Rüzgar bizi tehdit eder gibi daha da sert esmeye başlarken Eren'in titrek nefeslerini duyabiliyordum. Sorduğum soruyu umursamadan "Benim annem çok güzeldi Beste, biliyor musun?" dedi. Söylediği şeyle içimin ürperdiğini hissettim. İçim titrerken hiçbir şey söylemeden devam etmesini bekledim.

"Çok güzel gözleri vardı annemin. Çok güzel bir yüzü vardı. Elleri, kolları... Her yeri özenerek yaratılmış gibiydi." İçimdeki ürperme git gide artarken Eren'in yüzüne baktım birkaç saniyeliğine. Gözleri her zamankinden daha çok parlıyordu, her zamankinden daha çok gece mavisine dönmüşlerdi. Gözlerinin alt kısmında akmayı bekleyen birkaç damla yaş, annesini gerçekten çok sevdiğinin en büyük kanıtıydı. O an, odaklandığı yerde annesini gördüğüne yemin edebilirdim.

"Ama en güzel yeri de kalbiydi Beste. Öyle güzel bir kalbi vardı ki annemin kimseye kıyamazdı. Bir karıncaya bile bir şey olsa üzülürdü arkasından. Kimseye acıyan gözlerle bakmazdı benim annem. Saf, temiz, kin tutmadan bakardı herkese. Çok güzel severdi benim annem Beste. Öyle güzel severdi ki onun yanında değerli olduğunu hissederdin." Gözümden akan bir damla yaşa aldırmadan yüzümü ona çevirdim. Gözleri hâlâ dolu doluydu. Bir yandan bana bunları neden anlattığını düşünürken bir yandan da onu teselli edecek birkaç söz arıyordum.

Yıldızlara Benziyorsun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin