24. Bölüm: Geç Kalan Mutluluk

542 234 338
                                    

Kargo - Yıldızların Altında

Keyifli okumalar...
__________________________________
24. Bölüm: Geç Kalan Mutluluk

Eren'in ailesinin yeni evinin adresini aldıktan sonra hemen bir taksi bulup oraya doğru yola çıktık. Fazla uzun sürmeyen bir yolculuktan sonra adresi vardığımızda kendimizi bir kez daha bir kapının önünde beklerken bulduk. Birkaç dakika sonunda Eren cesaretini toplayıp zili çaldı ve kapının açılmasını beklediğimiz gergin zaman başlamış oldu. Birkaç dakika sonra kapıyı kimse açmadığında ben bir kez daha zile bastım ama yine açan yoktu.

Bu kez "Kimi arıyorsunuz gençler?" diye sordu orta yaşlarında bir kadın. Hemen ona doğru döndüm ve "Burada oturanları tanıyor musunuz?" diye sordum. "Tanıyorum, tanıyorum," dedi hiç beklemeden. "Ama onlar iki sene önce bir ev alıp oraya taşındılar." Bir kez daha aynı şeyi yaşamanın verdiği hayal kırıklığıyla yüzüm düştüğünde Eren'in de aynı durumda olduğunu gördüm.

"Nereye taşıdıklarını biliyor musunuz?" diye sordu bu kez Eren. Sabrı taşmak üzere gibi duruyordu. "Biliyorum da hayırdır siz kimsiniz?"

Eren kısa bir süre bana baktı ve hemen ardından yüzünü tekrar kadına çevirip "Bir akrabalarıyım," dedi. Kadın sessizce başını salladı ve "Adresi yazıyorum size," dedi.

Kadın adresi yazarken Eren sürekli bir şey söyleyecek gibi oluyordu ama her seferinde tekrar sessizliğine gömülüyordu. Bir süre sonra cesaretini toplamış olacaktı ki "İsimleri neydi acaba?" diye sordu. Kadın bu soru karşısında şaşkın bakışlarla Eren'i sürerken "Hani akrabalarıydın?" diye sordu. Hemen ardından ise Eren, "Onları en son gördüğümde çok küçüktüm. Yani isimlerini hatırlamıyorum." diye cevapladı. Kadın ikimizi de uzun uzun süzdükten sonra elindeki kağıdı Eren'e uzattı ve "Adres burada," dedi. "Ümit ve Hülya Yalçın. Bir de kızları Hayat."

Kadından kağıdı alıp teşekkür ettikten sonra başka bir taksiye binerek elimizdeki yeni adrese doğru gitmeye başladık. Hala arabadayken yanımda oturan Eren'in kulağına doğru yaklaştım ve "Eren Yalçın," dedim gülümseyerek. "Kulağa hoş geliyor." Bana bakıp gülümsediğinde ben de gülümsemeye devam ettim.

Başka bir şey konuşmadan yeni adrese vardığımızda bu kez ikimizde de o heyecan yoktu. Bu Eren'in ailesini bulmak için geldiğimiz üçüncü evdi. İçimde bu evin doğru ev olduğunu söyleyen bir taraf olsa da başka bir tarafım yine hayal kırıklığına uğrayacağımızı söylüyordu.

Bu seferki ev diğer ikisine göre çok daha güzeldi. İki katlı gibi görünüyordu, müstakil bir evdi. Kendine ait bir bahçesi vardı ve her yer yemyeşildi.

Bahçe kapısının önünde durduğumuzda kısa bir süre birbirimize baktık. Ona cesaret vermek istediğimi belirten bir ifadeyle baktım gözlerine. Elimi eline yaklaştırdım ve gözlerinin içine bakmaya devam ederek elimi tutmasını bekledim. Çok geçmeden gülümseyerek elimi tuttuğunda diğer elimi bahçe kapısına attım. Açık olduğunu anladığımda hafifçe ittirdim ve kısık sesli bir gıcırtı çıkartıp açılmasını izledim. Hemen ardından ikimiz de bir adım atarak içeri girdiğimizde birbirimize kısa bir bakış attık. Hafifçe kafamı salladım ve tekrar önüme döndüm.

Evin giriş kapısına yönelmek yerine hemen sağ tarafında kalan bahçe tarafına ilerledik. Çocuk sesleri geliyordu. Seslere iyice yaklaştığımızda ve ortamdaki insanlar görüş alanımıza girdiğinde daha fazla yaklaşmadan izlemeye başladık.

Bahçede ondan fazla çocuk vardı. Bazıları koşturuyor, birbirini kovalıyordu. Bazıları yakan top oynuyor, birbirlerini vurmaya çalışıyordu. Bazıları ise bahçenin kenarındaki üzeri yiyecek şeylerle dolu olan masanın etrafında takılıyordu.

Yıldızlara Benziyorsun Where stories live. Discover now