18. Bölüm: Güldün Mü Sen?

507 215 130
                                    

Can Ozan - Sar Bu Şehri

Keyifli okumalar...
__________________________________

18. Bölüm: Güldün Mü Sen

Şaşkındım. Bütün vücudum şaşkınlıktan titrerken nefes bile alamadığımı hissediyordum. Gördüğüm, duyduğum şeylere beynim inanmak istemezken aklımdan milyonlarca şey geçiyordu. Babama baktım uzun bir süre, o da bana bakıyordu tepkimi ölçmek istiyor gibi. Dilan teyzem ise bakışlarını ikimizin arasında gezdirirken olanları anlamış gibiydi.

"Baba..." dedim çıkmayan sesimle. Gözlerimde akmayı hazır bekleyen yaşlar kendilerini birer birer salarken ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum.

"Baba..." dedim bir kez daha. Sesim kırgın çıkıyordu. Sadece kırgındım ona. Başka hiçbir şey hissetmiyordum. Kızgın veya sinirli değildim. İçimde bir sakinlik vardı sanki. Üzgündüm. Ankara'da, çok sevdiğim Dilan teyzemin evinde, kardeşim gibi gördüğüm Kayla'nın gerçekten kardeşim olduğunu öğrenmiştim. Bunun için Kayla'ya kızamazdım. Dilan teyzemin de pek bir şey bildiğini sanmıyordum. Peki ya babam? Ona sadece kırılmıştım. Sadece hayal kırıklığına uğramıştım.

"Beste!" dedi çaresiz çıkan sesiyle. "Özür dilerim..." Sesi boğuk çıkmıştı. İnkar etmedi, yapmadığını söylemedi. Sadece özür diledi, yaptığını kabul etti.

Babam umut dolu gözlerle beni izlerken ben ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikre bile sahip değildim. Kendimi boşlukta gibi hissediyordum. Konuşmak, bağırıp çağırmak istiyordum ama yapamıyordum. Onu orada bırakıp koşarak uzaklaşmak, kaçmak istiyordum ama yapamıyordum. Yapabildiğim tek şey annemi düşünmekti. Karşımda annemin silueti vardı ve tek yaptığım şey onu izlemekti. Herhangi bir şey bile düşünemiyordum. Birden elimde hissettiğim hafif baskıyla irkildim. Hemen ardından neşeli bir sesle "Abla, gelsene hadi!" diyen Kayla görüş alanıma girdi. Abla... Bir kelimenin gerçek olabileceğini hissettim o an. O kelimenin gerçekliğini hissettim. Bana nasıl hissettirdiğine odaklandım sadece. Canım yanmıyordu, kızgın değildim. Hatta gerçekten onun ablası olma fikri çok normal gelmişti. Zaten yıllardır kardeşim olarak görüyordum onu.

"Beste abla?" dedi bu sefer onu duymadığımı düşünerek. Başımı hızla çevirdim ve arkamdan bana bakan kimseyi umursamadan hızla arkamı dönüp bahçeden çıktım. Sokağın ortasında hızlı ve emin adımlarla yürürken nereye gittiğimi bile bilmiyordum. Tek bildiğim o ortamda bulunmak istemediğim, babamı en azından bir süre görmek istemediğimdi. Ayaklarımın beni götürdüğü yere giderken gözlerimden yanaklarıma düşen bir kaç damla yaşı fark ettim ana umursamadım. Hiçbir şey düşünmek istemediğim için hızlı hızlı yürümeye çalışıyordum, sanki hızlı yürürken hiçbir şey düşünmeyecekmiş gibi...

Sonra aklım birden düşüncelerle dolmaya başladı. Gitmesi için, onu düşünmemek için ne kadar uğraşsam da başaramadım. Babam annemi aldatmıştı. Kayla doğduğunda babam ve annem hâlâ evliydi...

Ben bu iğrenç düşünceler içindeyken çantamdaki telefonum titreşti. Arayanın babam olduğunu görünce açmadım. Sanırım olanları sindirmek için biraz zamana ihtiyacım vardı. O an aklıma gelen ilk şeyi yaptım ve Alara'ya yanına gideceğime dair kısa bir mesaj gönderip telefonumu montumum cebine koydum. Sadece saniyeler sonra telefonum bir kez daha titremeye başladığında hiç düşünmeden telefonu elime aldım ve aramayı iptal ettim. Hemen sonra ise telefonu tamamen kapatıp tekrar cebime koydum.

Sessizliğe gömülmüş olan yolda sadece yürüyordum. Nereye gittiğimi, birkaç dakika sonra karşıma ne çıkacağını bilmeden. İstediğim tek şey yalnız kalmaktı. Alara'nın yanına gidersem beni sorguya çekeceğine emindim üstelik ona gideceğimi de söylemiştim. Ne yapacağımı, ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyordum. Kimseyle konuşmak dahi istemiyordum.

Yıldızlara Benziyorsun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin