9. Bölüm: Saklı Cennet

646 318 161
                                    

Pinhani - Ne Güzel Güldün

Keyifli okumalar...
__________________________________

9. Bölüm: Saklı Cennet

Bir Eren bana bakıyordu, bir ben Eren'e. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum.

Ama mutluydum. Ortam çok gergindi ama ben kahkahalarla gülmek istiyordum. Eren bana "Zamanı geldiğinde anlatacağım." demişti. Bu benim için gerçekten çok büyük bir şeydi.

Bunu başka kime demiş olabilir ki? diye geçiriyordum içimden. Zamanı gelince anlatacağını söylüyordu. Aklımda o kadar çok soru vardı ki hiçbirini aklımda tutamıyordum. Biri aklıma gelince diğeri gidiyordu. Beynim bile bu kadar soruyu kaldıramayacağını söylüyordu.

Ne zaman doğru zamandı? Eren bana ne anlatacaktı? Peki ya gerçekten anlatacak mıydı? O kadar merak ediyordum ki anlatması için her şeyi yapabilirdim.

Resmen içim içime sığmıyordu. Bana güvenmeye başladığına inanıyordum. Onu kızdırmış olmama rağmen olanları bana anlatacağını söylüyordu.

Merak ediyordum. Çok merak ediyordum. Ama zaman merak etme zamanı değildi. Eren'in benimle vakit geçirmesini sağlayıp bana güvenmesini hızlandırmalıydım.

Hâlâ bana neden onu tuttuğumu soran bakışlarla bakıyordu. Ama demek istediğim şeyi anladığına adım gibi emindim. Ben ondan bir cevap bekliyordum. Ama o zamanı gelince anlatacağını söylemişti.

Bu da benim konuşmam gerektiğini gösteriyordu. Fazla beklemedim. Çabuk karar değiştiren bir yapısı vardı. Karar değiştirmesin diye tam ağzımı açacaktım ki beni tutmayı bırakıp sağ işaret parmağını ağzına götürdü. Susmamı söylüyordu.

Ne olduğunu anlamadım ama dediğini yaptım. Bir süre o şekilde bekleyince "Ne oldu?" deyiverdim.

"Tek bir soru hakkın var." dedi. "Sorduğun ilk soruyu cevaplayacağım. Ama unutma sadece tek bir soru."

Düşündüm. Ona sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki aralarından birini seçmem pek mümkün görünmüyordu. "Acele et." dediğinde iyice heyecanlanmaya başlamıştım.

Daha sonra aklıma biraz önce söyledikleri geldi. En doğru soru o zamanın ne zaman gelecek olduğunu sormaktı. Yavaşça ağzımı araladım. Tam doğru zaman... diye söze başlayacakken beynim bir anda dudaklarıma başka bir soru yönlendirdi. "O resimlerdeki kimdi?" dedim. Bu soru hiç aklımda yokken bir anda ortaya çıkmıştı.

Bu soruya onun da şaşırdığı belliydi. Böyle basit bir soru sormamı beklemiyordu. Belki de aklıma bir plan geldiğini düşünüyordu içinden. Ama hayır, aklımda hiçbir şey yoktu. Her şey bir anda gelişmişti. Ne olacağını ben de çok merak ediyordum.

"Neden?" diye sordu bir anda. Ne demek istediğini anlamamıştım. Daha sonra hiç beklemeden "Neden bu soru?" dedi.

"Bilmem." dedim. "Bir anda aklıma geldi. Merak ettim."

Verdiğim cevaba gülümsedi. Biraz önce sinirle bakarken şimdi bana gülümsüyordu. Ona gerçekten anlam veremiyordum. Bir çok sert oluyordu, bir pamuk gibi yumuşak.

Bir süre ikimizden de ses çıkmayınca soruma cevap vermeyecek diye tedirgin olmaya başlamıştım. Aklımdaki diğer sorulara göre çok basit bir soru sormuştum ve zaten bunun minik pişmanlığını yaşıyordum. Bir de cevap vermezse iyice sinirim bozulurdu.

Daha fazla dayanamayıp "Cevap vermeyecek misin?" diye sordum. Ne diyeceğini beklerken istemsizce alt dudağımı dişlemeye başladım.

"Vereceğim." dediğinde dudağımın kanadığını fark ettim durdurmak için elimle baskı yapmaya başladım. Bir yandan da olumlu anlamda başımı salladım.

Yıldızlara Benziyorsun Where stories live. Discover now