"Profesöre mi çalışıyorsunuz?! Bu adamların yanı nasıl boş kalır?! Ya şu an nefes alıyor olmasaydı?! Yemin ederim kendi ellerimle öldürürüm sizi!"

Bu, asla normal değildi.

Kriz geçirdiğimi biliyordum ancak bir şey vardı ki kriz anlarında gücüm çekilir, kaldığı kadarıyla kendime zarar vererek bitirmeye çalışırdım.

Oysaki şu an üzerimde öyle bir güç vardı ki!

Öldür onu.Babanın ölmesine sebep oluyordu!

İçimdeki sese karşı koymak ilk defa bu denli zor olurken adamın nefessiz kalışının ardından morarmaya dönen suratını gördüğümde zorlukla çekmiştim ellerimi.

Bu, benim için bile normal değildi.

"Çıkın dışarı!"

Anında boşalan yoğun bakım ile yere çökerken yere damlayan kanlarıma baktım görmeyen gözlerle.

Doğuştan gelen sinir krizim ve kişilik bozukluğum bu kadar büyük değildi.

Az önce birini öldürmekten zorlukla kıl payı kurtulmuştum.

Her zaman ne olursa olsun yalnızca kendisine zarar veren o hasta kızın aklına düşen psikiyatr stajları ve bilgileri ile az önce gelen tüm gücüm yok olmuştu.

Hastalığım ciddi boyutta ilerlemişti.  Artık kişilik bozukluğu değil, çok daha ilerisiydi. Belki şizofreni başlangıcı..

Şizofreni...

Belki de hastaneye tıktığım İpek Özmen gibi şizofreni olmuştum.

Ellerimdeki kana bakarken bundan zevk alan yanıma inat midem bulanmıştı.

Ta ki karşımda Karan'ı görene dek ellerime bakmış, ancak boşluk görmüştüm.

Bu eller katil olacaktı.

Hoş, ben çoktan katil olmuştum.

Karan'ın ruhunun katili..

Hiçbir şey söylemedi. Yalnızca birbirimize bakarken ilk defa ona boş gözlerle bakmıştım.

Boş, bomboş..

Duygusuzca..

"Ellerine pansuman yapmalıyız."

Dudaklarımdaki sinsi gülümseme bana bile yabancıydı.

Biliyordu. Öyle bir kriz geçirmiştim ki bilmemesine imkan yoktu ancak takıldığı nokta ellerim mi olacaktı?

Onu başımı sallayarak onayladım fakat yerimden kalkmadım.

"Çok korktuğun için bir tür şoktasın. Doktorlar öyle söyledi."

'Babamı bırakamam.' demem gerekiyordu ancak konuşacak halim yoktu.

"Yalnız kalmak istiyorum."

İçimi rahatsız etmesi gereken ama hiçbir duyguyu hissedemediğim dakikalarda tek söylediğim cümle bu olmuştu.

"Kalayım yanında. N'olur güneşim."

Hiçbir şey hissedemiyordum ama çok çok derinlerde bir yerde bir sızı var gibiydi.

"Git Karan."

Öyle bir şekilde konuşmuştum ki sanki kalmaya devam ederse çekip kendimi vuracaktım.

Ve Karan beni yine ikiletmedi.

Odadan çıktıktan sonra dediği gibi bir hemşire gelmiş ve yerde oturduğumu sorgulamadan sessizce yeni dikişler atmıştı.

Bir Ege Masalı Where stories live. Discover now