Kapattığı telefonu ile nasıl bir görüşme yapmıştı bilmiyordum fakat bana dönen gözleri ile anında konuşmuştu.

"Gitmek istiyorsan uçak hazır."

Aldığım haberle dudaklarım ufak bir gülümsemeye saliselik ev sahipliği yaparken harekete geçmeden önce son kez konuşmuştum.

"Uçak Hatay'a gitsin. Hastane adını öğrenip haber vereceğim."

Soru dolu gözlerle bana bakmasıyla omuz silktim. Fazla zamanım yoktu. Ama yine de acaba profesöre söylediklerime inanmış mıydı?

"Ben değil, onlar gelecek."

Karan'ın bana yaklaştığı saniyelerde dudakları alnıma ufak bir öpücük bırakmış ve konuşmuştu.

"Ne yaparsan yap her zaman arkandayım ama biliyorum yapacaksın. Başarabilirsin."

Bir şey dememe müsaade etmeden benden uzaklaşıp telefonlaşırken ben de ablamı aramıştım içime yerleşen özgüvenle.

"B-Beren neredesin?"

Sıkıntılı bir nefesi bırakıp alnımı ovuşturdum. Durumunu sormaya korkuyordum fakat yapacak bir şey yoktu. Gerçeklerle yüzleşmem ve savaşmam gerekiyordu.

"Hangi hastane?"

Feyza ablamın ağlamaklı sesi kısa bir süreliğine kesilip soruma cevap verdiğinde son kez konuşmuştum.

"Tamam merak etme. Ben halledeceğim. Bana güven."

Hiç hakkım olmamasına rağmen cevap vermesini beklerken duymamış gibi davranması ile kendime gelip telefonu kapattım.

Sırası değil Beren. Topla kendini.

Birkaç güçlü bağlantıyı arayarak ambulans uçak istediğimde iki uçağın acil gerekmesi sebebi ile meraklanmış olsalar da kurula sunduğum daha sonrasında paylaşacağım önemli bilgi ile kabul edilmişti.

Artık savaş içerideydi.

Öğrendiğim hastane ismi ile birlikte neyseki olası bir durum için bildiğim bir hastaneyi tercih etmeleri içimi bir nebze rahatlatmıştı.

Aradığım hastanenin başhekimle durum hakkında konuşmaya direkt dalmıştım. Hal hatır soracak zaman yoktu.

"Haluk Karaca, birazdan gelecek olan ambulans uçak ile İstanbul'a sevk edilecek. Orkun bey hariç diğer iki cerrahı ve beş hemşireyi de o uçakta istiyorum. Dakika başı rapor verilecek ve hastanın değerlerinde ufak bir değişim bile olmayacak. Aksi takdirde tüm hastanenin işinden olması için elimden geleni yaparım."

Gerginliğimi saklama gereği duymadığım gibi hızlı atan kalbime inat gerginliğimi başhekime de geçirdiğimde beni onaylamış ve ben daha fazla zaman kaybetmeden yüzüne kapatmıştım.

En son olarak da Mine'yi aradığımda ameliyathaneye varmadan direktifleri sıralamıştım.

"Beni iyi dinle Mine. Birazdan uçak sizi almaya gelecek. Annemin uçak fobisi var. Ona sana atacağım bilgiler doğrultusunda sakinleştirici yap. Her on dakikada bir hem tansiyonunu hem de kalbini kontrol et. Abime haber ver. Karısını kesinlikle getirmesin. Annemle  birlikte uçakta olsun."

Bir Ege Masalı Where stories live. Discover now