Sahra yanaklarına hücum eden kırmızılığı hissede biliyordu. Bulut resmen soyar gibi bakıyordu kendisini.Böyle bakmaya devam ederse de iyi şeyler olmayacaktı.

'' Sevgilimin odasına kapıya çalarak mı gireceğim?''

'' Kendisinden bir şeyler sakladığın sevgilinin mi?''

Sahra ona doğru yaklaştığında, Bulut yüzüne bakmadan çekmecesini açtı ve yine siyah deri kemerli bir saati çıkartarak koluna taktı. Hepsi aynı gibi duruyordu taktığı saatlerin ancak, farklı marka ve model olduklarını görebiliyordu.

'' Bana karşı hiç te anlayışlı olmayan sevgilimin'' Bulut kıza doğru döndüğünde, sesli bir şekilde nefesini vererek gözlerini ona dikti. Sahra'nın kendisinden bir şeyler saklıyor olmasını kabul edemiyordu. Onun hayatında tamamıyla  var olmak istiyordu! Her şeyini anlatsın istiyordu ve Sahra bunun aksi şekilde davranınca, normal olması beklenemezdi.

'' Sana karşı ne kadar anlayışlı olduğum hakkında hiçbir fikrin yok Sahra.''

Sahra adama biraz daha yaklaşarak ellerini onun omuzlarına yerleştirdi, Bulut katı durmaya çalışsa da, Sahra onun bu haline gülümsemeden edemiyordu.

"Sen bana böyle davranınca ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Sadece biraz zaman veremez misin? Söz veriyorum anlatacağım sana''

Sahra'nın ellerini omuzlarından indirerek geri çekildi, çünkü o böyle yaklaştıkça iradesini korumamakta güçlük çekiyordu. Nasıl koruya bilirdi ki? Çok güzel kokuyordu. Vanilya gibiydi sanki kokusu. Kokladıkça daha fazla içine çekmek isteyeceği muhteşem bir kokuydu.

''İstediğin tüm zamanlar senin o halde.''

Bulut yanından geçip giderken, Sahra oflayarak onun peşinden gitmeye koyuldu. Odadan çıkıp merdivenlere yöneldiklerinde, işinin çokta kolay olmadığını görebiliyordu Sahra. '' İnatçı bir adam olduğunu olduğunu biliyorsun değil mi Bulut Arslan?'' diyerek peşinden inmeye devam ediyordu. Bulut cevap bile verme tenezzülünde bulunmayınca, Sahra bir anda ayağı tökezlemiş gibi yaparak yere çöktü. Bulut aniden arkasına döndüğünde eğilerek  Sahra'nın yüzüne baktı. ''İyi misin?''

''Bileğime bir şey oldu'' Bulut derin bir nefes alıp bir merdiven aşağıya inerek onun çıplak bileğine dokundu. Bu kız üşümüyor muydu acaba? Usulca kızın bileğini incelerken, gözleri yavaş yavaş yukarıya kaydı, eteği o kadar fazla yukarıya katlanmıştı ki, şu anda resmen ateş gibi yanıyordu. Bilerek yapıyordu bunu Sahra ve kesinlikle başarıyordu! Ayağa kalkıp, Sahra'yı kucağına alarak merdivenlerden inmeye devam etti. Sahra iyice yayılarak ellerini adamın boynuna dolarken halinden gayet memnundu. Merdivenlerin sonuna geldiklerinde, Bulut aniden indirdi onu. ''Bu tarz numaraları yemiyorum.'' Bulut cool bir şekilde oradan uzaklaşırken, Sahra öylece onun arkasından bakıyordu. Az önce bileğine dokunan parmaklar ve alev alan bakışları karşısında, fazlasıyla terlemiş durumdaydı. Kendisini toparlayıp, eteğini düzenledikten sonra salona geçti. Esra  ayran budalası gibi Bulut'a bakıyor ve sohbet etmeye çalışıyordu. Sahi bu kız neden Bulut'a böyle bakıyordu?

''Be bende babamın şirketinde Mimar olarak çalışmaya başladım. Eğer restoranınızda herhangi bir iş olursa yardımcı olurum'' Bulut umursamaz bir ifadeyle elinde ki telefonla uğraşırken, asla kızın yüzüne bakmıyordu.

''Tecrübesiz Mimarlarla çalışmıyoruz''

Sesinde ki sert ifade insanı buz tutturacak cinstendi. Bulut'un gerçekten kendisine olan hali, tavrı, o tatlılığı bambaşkaydı. Başka birine asla bu yönünün göstermiyordu, taviz vermiyordu ve bu durum Sahra'nın hoşuna gidiyordu.

''Aslında biz köklü bir şirketiz. Eğer araştırırsanız, bunu görebilirsiniz''

Esra resmen eriyip bitiyordu Bulut'un karşısında ve Sahra ona hak veriyordu. Bulut'un karşısında erimeyecek kadın mı vardı? Ama yine de onun bu şekilde Bulut'a hayran hayran bakıp, süzmesi hiç hoşuna gitmemişti. Elbette kendi kulvarında olmayan bir kadını kıskanacak değildi ama Bulut'a böyle bakmasına da müsaade edecekte değildi.

SON NEFESİME KADARWhere stories live. Discover now