Bölüm 52 - Hangi Kot Pantolon?

365 41 70
                                    

Merhabalar güzel BUTİMAR kadınları ve onları destekleyen adamlar... Koşa koşa geldim sizlere... Hazır kış yaklaşırken hastalanmadan sezonu pas geçmeyeyim dedim ve ıhlamurumla birlik olup satırların arasına gömüldük. Ah çok özledim yine buraları... Uzun bir bölüm, biraz Dağhan, biraz Pera ve biraz Deva ile devam ediyoruz... Sizi bir nebze meraktan delirtecek bölüm sonu olduğunu da eklemeden geçmek istemiyorum. Benim için hem karakterlerine hem de yorumları yapan okuyucularına sımsıkı sarılmam gereken bir bölüm olduğunun bilincindeyim en azından. Zamanı gelince kilometrelerce uzakta da olsak birbirimizin omuzlarında ağlayacağımız veya sırt sırta verip kahkahalar atacağımız sahneler olacağı gerçeğini de es geçmeyelim. Ve ne olursak olalım tüm kadınlar olarak birbirimizden güç bulabileceğimize inanalım...

Söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,

Instagram: BiCeruVar

------------------------------------------------

Deha'nın gergin ortamları yumuşatmasına, önemsiz kılmasına bayılıyordu herhalde. Gerçi başta neden bu kadar serbest bıraktılar diye sorguladığı üç bedene de hak veriyordu. Adam son dakika kurtarıcısıydı, an eğer ki kötü gidiyorsa, gerginse kendi tabiriyle şımarık bir zengin veledi olarak anında neşelendiriyordu.

'Gidelim.' Dağhan'ın mırıldanmasıyla bakışları tekrar onun ela harelerini bulduğunda artık buz dağı değil de daha çok koruma güdüsüyle hareket ettiğini de fark ederek yeniden odaklandığı noktayı takip etti. Başka bir adam göreceğini düşünürken oldukça naif duran mavi gözlü kadını bulduğunda dudaklarındaki belli belirsiz tebessümü de fark etmişti.

'Bu da başka biri mi? Tüm cemiyetle sevgili oldun mu sahi?' tebessümünü bozmadan mırıldandığında Dağhan başını anında sağa sola salladı.

'Alakası yok öyle bir durumla, gidelim güzelim.'

'Onlardan mı?' yüzündeki o koruma ifadesi tüm bedenini esir almaya başladığında istemsizce dudaklarından dökülen soruyla Dağhan hızlıca başını salladı.

'Gitmiyoruz o halde.'

'Pera...'

'Gitmiyoruz, gidersek açık veririz. Sen değil misin size dokunmalarını istemiyorum diyen?'

'Evet, hala arkasındayım ama bu öyle bir manyak değil, bakma duruşuna, gülüşüne.'

'Bende bildiğin manyaklardan değilim sevgilim.' Nida'dan öğrendiği bir şey varsa uzaktan uzağa meydan okumaktı herhalde. Az önce masaya bıraktığı bardağını parmakları arasında usulca çevirip kararsız kalışıyla olsa da tuttuğu gibi kadının gözlerine bakarak hafifçe havalandırdığında o gözleri deniz mavisi gibi parlayan, tüm asaletiyle dimdik duran kadın belirsiz tebessümünü büyüterek kadehiyle karşılık verdiğinde Pera'da gülümsedi. Kendisini de en çok ürkütecek şey korkularıydı, korkuları göstermezse insana taviz vermezdi. Bir kere Dağhan'ı olduğu gibi kabullenmişken böylesine açık bir ortamda çekilip sinmesine göz yummak işlerin daha da kötü olmasını sağlardı.

'Meydan okumak, mükemmel bir fikir gerçekten.'

'Meydan okumadım, kendimi tanıttım.' Pera göz ucuyla Dağhan'a baktığında onun sen iflah olmazsın dercesine başını sağa sola sallayışına daha çok gülümsedi. Bakışları tekrar mavi harelerle çarpıştığında kulağına eğilen adamdan aldığı bilgilerle epey memnun gözüküyordu.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin