Bölüm 49 - Evlenme Mi Teklif Ediyor O?

289 35 43
                                    

Hollaaa... O kadar uzun zaman uğramadım ki buralara, oysa her gün aklımdaydı bölüm atmak ancak bazen zaman kalmayabiliyor. Sizleri de, yorumlarınızı da, muhabbetinizi de çok ama çok özledim. Bu yüzden de bu kadar beklemiş olanlar için tek bölümle yetinmek olmaz dedim.  Umarım dilediğiniz gibi iki güzel bölüm olmuştur...

Söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,

Instagram: BiCeruVar

------------------------------------------------

'Düşüp bayılacağım şimdi.'

'Valla sen bayılırsan ben tutarım da ben bayılırsam neler olur düşünemiyorum ki ramak kaldığını hesaba katmalıyız. Hayır gemiyi karadan mı yürütüyoruz, neyin hazırlığı ki bu, sorsun işte.' Dağhan hafifçe kulağına eğilip sabırsızca konuştuğunda kurumaya başlayan dudaklarını ıslatıp yanlarındaki nikah memuruna göz attı. Sahiden Dağhan'ın dediği kadar vardı, karadan gemi mi yürütüyorlardı, yeni bir devlet mi kuruyorlardı, neyin hazırlığı bu kadar sürerdi canım. Ya da süre acaba kendilerine göre mi çok uzundu? Nikah memurunun yüzündeki gülümseme de hiç hayra alamet durmuyordu gerçi.

'Memur bey, sizden bir şey rica edebilir miyim?' Dağhan masaya daha çok eğilip mırıldandığında adam gülerek başını salladı anında.

'Nikah memuru esprisi yapmasak olur değil mi? Ortam da, biz de çok gerginiz, espri bir kenara şuraya spa açsanız, saunaya girsek rahatlamayız.' Az önce sırıtan memurun yüzü değişmeye başladığında Pera tek kaşını havalandırarak Dağhan'a baktı. Sahi bunun için mi çaba sarf etmişti, ayrıca nikah memuru neden bu isteğe bozuk atıyordu ki.

'Ne alaka espri?' bu zamana kadar çevresindeki düğün gibi organizasyonlarda böyle bir uyarıya rastlamamış bir kadın olarak haliyle durumu tahlil edemiyordu. Ancak Dağhan'ın yüz hatları o kadar rahatlamış duruyordu ki muhtemelen bildiği şey ne ise gerçekten işlerine yarayacak bir detaydı.

'Hayatımda bir kez şahit olma gafletinde bulundum. O da Arjin ve Deniz'in nikahıydı. Bu gülümsemeyi nerede olsam tanırım, çünkü aynı şekilde gülen nikah memuruna Arjin en son niyet ettim katil olmaya diyerek dalacakken, havada yakaladım adamı. Benim sinirlerim şu an sağlam değil güzelim.' Bakışları Dağhan'ın açıklamasıyla kenarda duran Deniz ve Arjin'e döndüğünde adamın her an atakta duran tavrıyla kaşlarını havalandırarak gülümsedi. Bu açıklamaya göre önden uyarı yapması en doğrusu olmuştu çünkü kenarda atağa hazır bekleyen adam sanki Dağhan'ı tutacak gibi değil de, daha çok kendi nikahında yapamadığını yapıp memura girişecek gibi bir imaj çiziyordu.

Sonunda mikrofonun o enteresan gıcırdamasıyla törene başlandığını fark ettiğinde her zaman ortaya dökülen sorulara da bir bir cevap verdi. Bakışları hali hazırda kendilerini izleyen insanlarda dolaşırken derin bir nefes alarak Dağhan'ın sesinin tınısıyla ona da göz atmayı ihmal etmedi. Parmakları arasında kenetli olan parmakların gerginliğini bunca zaman böylesine net hissetmemişti hiç.

'Sayın Pera Alarie, sayın Dağhan Kalaycı'yı, eş olarak kabul ediyor musunuz?' yönelen son soruyla dudaklarını birbirine bastırarak gülümsediğinde derince soluklanmayı da ihmal etmedi. Düşünüyordu Pera, karşısına geçip bilmişlik, ukalalık, umutsuzluk, hatta cesurca kendisini yargılayan ruhunu, ilk kez karşılaşıp oturduğu o iş yemeği masasını, o zaman gördüğü Dağhan ile şimdi yanında panik atak geçirecek gibi duran Dağhan'ın ne denli farklı olduğunu düşünüyordu. Adamın nefesini dudaklarında hissettiği o anasonlu akşam geliyordu aklına da, unutacağız diye söz verirken yanmış olmalarına gülmeden edemiyordu.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin