Bölüm 5 - Sansürsüz

680 76 28
                                    

Tekrar merhabalar pandispanyalar... Yeni bir bölümle daha karşınızdayım... Umarım çok ama çok beğenirsiniz... Yorumları ve beğenileri eksik etmeyelim lütfen...

 Yorumları ve beğenileri eksik etmeyelim lütfen

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

'Eğer seni mutlu edecekse olmasını isterim. Yanımda olmama ihtimaline karşın, eğer ki mutsuz olacaksan uzaktan sevmeye razıyım seni canım.' Bakışlarını Pera'dan çekip etrafı izlemeye başladığında işin içinde onu mutsuz edecek şeyler olduğunu görmeye başlamıştı bile dostu. Neden bir anda düşünmeye başlardı ki o? Tabi ki ruhu sıkıştığı, daraldığı zaman. Pera bunu bilecek kadar dosttu bu kadınla. Hepsi bir yana mesajlaşırken dahi moralinin bozuk olduğunu anlayabilme potansiyeli vardı. Üstelik, Elfe'nin yerli yerinde, huzurlu bir hayatı varken İstanbul'a yerleşmeyi düşünmeyeceği gerçeğinden de haberdardı.

'Neler oluyor?'

'Emre. Beni aldatıyor.' Cümlesiyle kaşları bir anda çatıldı Pera'nın. Emre, yıllardır onlarla olan, Elfe'nin kalbinden hiç çıkmamış, saçının bir tek teli için kavga kıyamet ortalığı yıkacak olan nişanlısından mı bahsediyordu? Üstelik içerisinde şüphelendiğine dair bir imge bile barındırmayan cümleler ile mi bunu söylüyordu kadın?

'Nasıl bu kadar eminsin?'

'Gözlerimle gördüm.' Sormaya bile korkuyordu, nerede, kim, nasıl, neden, Emre'nin bildiğinden haberi var mı, ne yapacaksın. Bütün bunlar kendisine bile ağır gelmişti. On senedir beraberdi onlar. Pera hiç ayrı ayrı düşünemiyordum ki onları, ki kendi düşünemiyorsa... Her şeyin ötesinde nişanlanma, evlenme konusunda aceleci olan hep Emre olmuştu bunca zaman.

'Bizim evimizde, inanabiliyor musun? Yılladır hayalini kurduğumuz, bir bir eşyalarını seçtiğimiz, beraber temizlediğimiz, içinde yaşamayı iple çektiğimiz o evde.' Ağzına yakışabilecek tek kelime bulamıyordu kadın. Söylenebilecek bir şey yoktu. Alelade bir yerde değildi, kendi evinde, emekleri ile kurduğu yuvada görmüştü. Herhangi bir yer olsa siktir et, demek ki hak etmemiş seni derdi ama bu cesaret, bu hadsizlik. Bu aptallıktı dümdüz bir şekilde.

'Bildiğini söyledin mi?'

'Avukattan öğrenecek.' Kaşlarını havalandırarak Elfe'nin yüzünü incelediğinde, onun gözleri de kendini çok şükür ki bulmuştu.

'O an şoka girip ağlamam dövünmem falan gerekiyordu sanırım. Ama ben nedensizce telefonumu çıkarıp onu öperken fotoğraf çektim. Sonra eve döndüm. Sabaha kadar düşündüm. Sabah kendimi avukatta buldum. Neler yapabileceğimi öğrenmek için. İstersem ortak yaptığımız her şeyi üzerime alabilirmişim. Ayrıca manevi hasar dolayısıyla dava açabilirmişim. Yaptım.'

'Elfe, ben, diyecek bir şey bulamıyorum.'

'Buraya beni en iyi dinleyen sen olduğun için geldim Pera. O yüzden telkine gerek yok. 10 yıldır ona verdiğim her şeyi misliyle geri alacağım. Duygularımı bile.' Kararlı hali iyi olup olmadığını ölçmesine yardımcı olmasa da onu böyle dik görmek bir nebze iyiydi. Ağlamıyordu, evet, içi yanıp yıkılıyordu, bunu dışarıdan gözlerine bakarak bile görebiliyordu ama sağlam bir kadın olarak omuzları dikti ve en önemlisi nerede hata yaptım demiyordu.

BUTİMARWhere stories live. Discover now