Bölüm 36 - Prenses, Kraldan Bir Söz Aldı

320 46 62
                                    

Gıcır gıcır, taze bir bölümle geldim pandispanyalarım! Hepinize merhabalar! Yine bir akşam saatleriyken Cuma bölümünü getirdim, elbette sizler birazcık Marco'ya nefret beslerken. Pera ve Dağhan'ın bir türlü beladan kurtulamıyor oluşu da içimize ayrı bir dert oldu herhalde... Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur da bol bol yorumlarınızı okuyabilirim...

Söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,
instagram: BiCeruVar

'Babamı sevmiyorsun değil mi?' sorusuyla beraber ne cevap vereceğini bilmese de mavi birer boncuk tanesi gibi bakan gözleriyle kendine odaklanan yüzü uzanıp okşadı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

'Babamı sevmiyorsun değil mi?' sorusuyla beraber ne cevap vereceğini bilmese de mavi birer boncuk tanesi gibi bakan gözleriyle kendine odaklanan yüzü uzanıp okşadı. Kızının hayal kırıklığı olmak istemiyordu ama yalan söylemek, onu hiç ama hiç istemiyordu işte..

'O da biliyor sevmediğini, çok üzülüyor...' açılan kapı imdadına yetiştiğinde önüne dönüp yeniden harekete geçerek koca alandaki tek arabanın yanına park etti. Kontağı kapatsa bile buz gibi olan parmaklarıyla derin bir nefes aldı kadın. Ne ile karşılaşacağını bilmiyordu, neler olacağını da, hatta Dağhan'ın dediği ihtimalle, ilaç konusunda sıkıntı yaşatabilme ihtimalini de...Bütün bunları bilmeyişine karşın tek bir şey biliyordu. Eğer ki Deva'nın hayatına dair bir tek endişesi olur, acı çektiğini görürse o dakika kafasına elli tane silahta dayasalar elleriyle öldürürdü Marco'yu.

Durduğu anda arka kapıyı açıp hızlıca inen Deva'ya gözlerini çevirse de onun koşarak Marco'nun boynuna atladığını gördüğünde parmakları arasında sıkı sıkıya kavradığı silahı çantasına atıp tekrar yanaklarındaki ıslaklığı temizledi. İsyan eden zihnine rağmen kendisi de arabadan indiğinde adımları da direkt olarak iki bedenin yanını buldu.

'Hoş geldin.' Öğrendiği gerçeklerden beri ürktüğü bakışlar kızından kendine döndüğünde dudaklarını yapıştırmışçasına sessiz kalmayı tercih etti. Buraya geliş amacı belliydi ve mecbur kalmadıkça konuşmayacaktı. Fakat fark ettiği bir detay vardı, Marco hala kendine ürkütücü, geren, tedirgin edici bakışlar atsa da Deva'ya döndüğünde gözlerinde anında bir yumuşama oluyordu. Belki de içini rahatlatması gereken nokta buydu, kendini hala korkutabilirdi ama zayıf karnı belki de kızıydı artık.

'Babacım, annem benimle kalsın mı bu akşam?' kısacık bir an kendini süzen o mavi gözler tekrar Marco'ya döndüğünde adamın sakince başını sallayıp gülümsemesi de bir oldu. Çok geçmeden iki katlı yapıya ilerlediklerinde ise daralan nefesiyle içeri adımını attı Pera. Kaçtığı o zindana kendi ayaklarıyla dönüyordu. Tıpkı Marco'nun dediği gibi iki günde olmuştu bu dönüşü üstelik. Ardından kapanan kapının sesi o kadar ruhuna işlemişti ki herhalde kırk kilit sesi duysa bu kadar net olamazdı hapishane hissinden. Gözleri etrafta dolaştığında basamakların yarısında denk gelen pencerelere takılı kaldı hareleri, işlemeli parmaklıklar vardı fakat güvenlik için olduğu net bir şekilde başka pencerede olmadığından belliydi. Herhangi bir içeride tutma eylemi gösterilmiyordu, dışarıdan başka birisi baksa tamamen özgürlük içerisinde rahat bir hayat bile diyebilirdi fakat tüm açık pencerelere rağmen tutsaktı Pera. Bunu unutacak kadar da aptal bir kadın değildi.

BUTİMARWhere stories live. Discover now