BÖLÜM 64- GERİ SAYIM

7.5K 413 170
                                    

''Baharda kışı, kışında baharı özler insan. Ne uzaksa onu özler. Kavuşmak şart mı? Boşver... Bazı şeyler ^yokken^ daha güzel...

Özdemir ASAF

((Ameliyat oldum gençler. Dışım ameliyat oldu, içimide zamanla ameliyat edecez inşallah. Gecikme için üzgünüm. Kafam hala aydınlık değil. Önümde bir çukur daha var. Düşmeden geçeyim, buralarda daha çok çay içeceğiz değil mi?))

((Sınır koyma kararı aldım çünkü kitabın değer görmemesinden çok sıkıldım. Bu bölümü  paylaşırken bir önceki bölümün 5 bin küsür okunması ve 275 yıldızı vardı. Yani anlatabiliyor muyum? En azından okunma oranının dörtte biri yıldız olsun. Emeğe saygı bebekler hadi amaaaaaa))

&&&&&

&&

En sevdiğim yerdeyim.

Sevdiğimin kollarının arası.

Ona dair her şeyi hissettiğim yer, varlığı, teni, kokusu, duyguları, kalbi...

Sığındığım yerden hiç kalkmak istemedim ama Cesur'un şu an rahatsız olduğunu hissedebiliyorum. Altımda epey sert bir şey var çünkü ve inmiyor. Bir şeyler yapmam lazımdı ama ne yapacağımı bilemiyorum. Ona dokunmalı mıyım? Bir özerklik verilmeli dediğim vatandaşa yani... Dokunursam hoşuna gider mi vatandaşın sahibinin peki?

Yavaşça doğruldum ve gözlerinin içine bakma gafletinde bulundum. Sigarayı içerken içine çektikçe haz verir ve sigara bitince kalan pis koku insanı rahatsız eder ya, tam o rahatsızlığı yüzünde gördüm Cesur'un. Acı verici olmalı. Bir elimi yanağına koyup eğildim ve dudağının kenarına bir öpücük bıraktım. Öpücüğüme laboratuvarda incelemesi gereken bir algmiş gibi davranmasını takmadan öpmeye devam ettim. Boynuna eğildiğimde gerildi. Önemsemeden dudağımı bastırdım ve ellerimin yaramazlık yapmasına izin vererek omzundan göğsüne kaydırdım. Çizgili kaslarının ellerimin altında daha da sertleşmesine odaklanmışken beni nazikçe durdurdu.

"Lisa, dur."

Beni durdurmasına anlam veremedim. Ne olduğunu anlamaya çalışırken beni kucağından kaldırdı ve yere indirdi.

"Hemen dönerim bebeğim." Arkasından bakarken boşlaştı bakışlarım. Kendini rahatlatmaya gittiğini bilmek kötü hissetmeme neden oldu. Onu rahatlatamaz mıydım yani?

Bu tutukluğumu atamıyor olmam başıma bir yerde bela olacaktı. Bekledim gelmesini, zaten yapabileceğim başka bir şeyde yoktu. Cesur içeri girdiğinde alnına düşen saç tutamına takıldı gözlerim. Siyah saçlarından su damlıyordu. Ensesindeki eli havlusunu sağa sola kaydırırken onu izlemeyi çok sevdiğimi farkettim. Her hareketi, varlığı izlenilesi, içine çekilesiydi. Hep yaptığı belli olan hareket dizimini devam ettirip önünü de kuruladı. Göz göze geldiğimizde gülümsedi. Evet, rahatlamıştı. Mutlu da gözüküyordu ama ben kendimi nedense iyi hissetmiyorum. Çıplaklığımdan rahatsız olarak banyoya geçtim hızlı adımlarla. Suyu ayarlayıp altına girdiğimde gevşemeye başladım. Bedenim nasılda keyifliydi benim aksime. Bebek gibi bir uykuya dalmak için dakika sayıyordu ama beynim aynı fikirde olmayacak ki matkap gibi beni deliyordu. Düşünceler hiç susmuyordu, hiç. O an kapı çalındı. Kafamı kaldırıp kapı tarafına baktım ama duşun içindeydim, tek gördüğüm karlı camlardı.

"Bebeğim girebilir miyim? Kıyafet getirdim."

"Evet Cesur, girebilirsin." Kapının açılma sesiyle gerildim.

"Buraya bıraktım." Sessizliği yine kapı sesi bozdu. Hareketsiz kalarak bir süre durdum. Bunu konuşmalıydık değil mi? İlişkiden neden korktuğumu bir türlü anlamıyorum. Beni tam anlamıyla gördü bu adam hem de iki kere. Utanmıyorum ama... Ama...

GECENİN FAZ'IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin