En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
Nazım HİKMET
&&&&&&
&&
(Paragraf aralarına yorum yapar mısınız? Nasıl gidiyor?)
Uyanalı bir saat belki daha fazla oldu. Hala yataktayım. Kalkmak istemedim. Üstümde bir ağırlık var. Kalkıp beni bekleyen işleri yapmayı istemiyorum bir türlü. Her sabah bir rutinim oluştu o zifiri günden beri.
Sedat Oğuz beni kaçırıyor.
Sedat Oğuz bana tecavüz etmeye kalkıyor.
Sedat Oğuz onun izine bakıyor.
Sedat Oğuz'u ellerimle kör ediyorum.
Cesur Akduman tüm bunları yapan adamın kızıyla beraber ve o kızla birlikte benim karşı evimde kalıyor.
Her sabah gözümü açınca ilk aklıma gelenlere bak! Tabi ki yataktan çıkmak istemem!
Güç bela kalkıp elimi yüzümü düzelttim. Pijamamı değişip gri eşofman takımımı giydim mutfağa inmeden önce. Sabah erkenden gitmişti Kaan. Rahat rahat şöyle yayıla yayıla kahvaltımı etmek istiyorum şimdi. Ama ne mümkündü değil mi? Kahvaltımı hazırlamaya başlamıştım ki cırtlak bir sesi sırtımda hissettim. Arkamı dönünce Sevgim Oğuz'u gördüm.
Ciddi misin?
Sebep?
Kız cama vuruyor ve açmamı işaret ediyordu. Bu kızla Cesur'un telefon konuşmasını duyduğumda 'aşkım' gibi 'sevgim' diye bir bağlılık kelimesi söylüyor sanmıştım. Meğerse kızın ismi Sevgim'miş! Ne gıcık bir şey!
Cama vurmaya devam etti. Yirmilik dişlerini aldırmadığını söyleyebilirim, öyle açık bir ağızla gülümsüyor ki bunu söylemek mümkün. Yaklaşıp açtım kapıyı. Kendini içeri attı ve üstündeki kabanı çıkardı.
"Kalın kıyafetleri hiç sevmem ama hava dondurucu. Bunu çıkarmam lazım da teklifsiz girdim kusura bakmayın. Rahatsız etmiyorum umarım." İri gözleriyle üstümü başımı yemişti. Kollarımı kavuşturdum ve ona bakmayı sürdürdüm. Üşürdü tabi, çıplak geziyor çünkü. Bu nasıl bir göğüs dekoltesi be? Üstten bakınca ayakucuna kadar görebileceğime eminim.
"Ben karşı dairede kalıyorum, yeni geldim. Cesur'un sevgilisiyim. Kahvaltıdan sonra İngiliz çayı içmeyi çok sever Cesur. Ona yapacaktım ama siyah çay kalmamış belki komşusunda vardır dedim." Sevimli sevimli viyaklamaya devam ederken arkamı dönüp tezgahın üstündeki çay kavanozuna uzandım.
YOU ARE READING
GECENİN FAZ'I
Teen FictionTam arkamdaydı. Ellerimi ve gözlerimi bağlasa da varlığını fazlazıyla hissediyorum. Sapıkça olduğundan şüphelendiğim bakışları tenimi karıncalandırıyordu. Ne zaman harekete geçecek diye beklerken bir anda saçlarımdaki toka aşağı doğru çekildi ve yüz...