BÖLÜM 57- İLK İHTİYAÇ

9.6K 349 154
                                    

"ıslak bir gemi
boşaltıyor birden bire yükünü
gidilmedik bir adanın çığlıklı sahiline''

Ayten MUTLU

&&&&&

&&

((Paragraf aralarına yorum bırakır mısın, nasıl gidiyor? Böyle devam edeyim mi?))

(Paso Lisa-Cesur bölümü hadi bakalım!:)



Sen gel adamın kucağına çık!

Yok sakinleşemiyorum ben!

Sabahtan beri Cesur'un evini izliyorum gizli gizli. Hayır, güvenemiyorum çünkü! O kız geri gelir falan! Zaten hıncımı alamadım, devam ederim dövmeye! Şuna bak ya sen adama yalan söyle, içkiyi daya, gir koynuna! İyi valla, iyi plan! Böyle itinayla istiflerler bir tarafına o planı!

Diğer oksijensiz terliksi hayvan peki? Ulan sen böyle bir orta oyununa nasıl kanarsın?

Akşam olunca izleme işini bıraktım. Zaten akşam vakti bu eve girerse bir daha Cesur'un yüzüne bakmam o olur!

Bir şeyler atıştırdıktan sonra bir süre televizyonun karşısında film izlemeye çalıştım ama aklıma sürekli porno filmlerinden fırlamış o kırmızı geceliği giyen Sevgim'in, benim olan adamın üstünde oturduğu şekil bir a fotoğraf karesi geliyor! Odaklanamıyorum ki! En iyisi kalkmak dedim ve filmi durdurup mutfağa gittim. Sırayla çıkarmaya başladım tezgaha, un, şeker, yağ... Anlatabiliyor muyum? En iyisi kek çırpmak çünkü. İçine böyle her şeyi koyacaksın, çırptıkça çırpacaksın ohh! Sonra da pişirip çayla götürdün mü, tüm dertler bitecek!

Tezgahın altına eğilmiş genişçe bir kap arıyordum. Bulunca elimde onla ayağa kalktım. Ada tezgaha dönünce sıçradım bir anda. Cesur mutfağın camdan olan kapısının önündeydi. Üstüne bir şey giymeden geldiği için üşüdüğü belliydi. Ceplerini elleri doldurmuştu. Suçlu suçlu bakıyordu onu eve almam için. Başını omzuna doğru düşürdü hafifçe. Çok çekiciydi pislik. Kabı bıraktım ve ağır ağır yürüdüm. Kapıyı açıp hemen arkamı döndüm ve işime geri döndüm. İçeri girip kapıyı kapattığını duydum. Tezgaha geçerken göz ucuyla baktım gözlerimi kısıp. Üşüyen ellerini birbirine sürtüp ağzına götürdü ve üfledi. O da tezgaha yaklaştı ve yüksek sandalyeyi çekip üstüne tırmandı. Dirseklerini mermere dayadı. Ada tezgahın kısa tarafında o, uzun tarafın ondan uzak köşesinde de ben vardım şimdi.

"Lisa..."

"Ne o? Konuşacak mısın benimle? Yeterince ayık mısın?"

"Lisa, haklısın. Sevgim sınırları aştı ama..."

Sınırların amına koydu be, ne aşması?

"Sen buna sınırları aşmak mı diyorsun?"

"Yapmaması gereken bir şeyi yaptı ve inan bana gereken konuşmayı onunla yapacağım."

Ha bir de konuşacaklar! Onun yanına gidecek bir de!

"Tabi konuş, seni yeni tuzaklara düşürsün. Hiç durma, neden şimdi gitmiyorsun onun yanına? Yarım kalan işini de bitirirdi!" Sesimi ayarlayamadığımın farkındayım. Ama elimde değildi ve bu ona da yansıdı.

"Lisa kendimde olmadığımı biliyorsun, istiyormuşum gibi konuşma!" Ses yükseldi, gözler çakmak çakmak oldu!

"İçmeseydin! Kendinde olsaydın!" Her içtiğinde acaba hangi kızın ağına düşecek diye mi düşüneceğim ben?

"Söylediklerini duyunca..."

"İnanmasaydın Cesur!" Susup bana baktı dik dik. Ve gördüm bakışlarındaki kırgınlığı. Dayanamayıp gözlerimi önüme çektim.

GECENİN FAZ'IWhere stories live. Discover now