-3.4-

13.4K 1K 368
                                    

Ailemizin yeni üyesi ile birlikte evimize gelmiştik. Hâlâ daha yorgun olan miniğimi koltuğa dikkatlice oturtup arkamdan hoplaya hoplaya gelen oğlumda göz gezdirdim.

Rawoon'u hiç yalnız bırakmıyordu, beşiğini odasında istiyor, kardeşiyle birlikte uyumak için eve geldiğimizden beri türlü şirinlikler yapıp kalbimizi eritiyordu.

"Bebeğim, uyku vaktin, hadi, çık bakalım odana."

"Ama, ama Rawoon?"

"Onun beslenmesi gerek, hem, daha çok küçük bir tanem, seninle uyuyamaz ki. Biraz büyüsün, o zaman uyusun, olur mu?"

"Tamam, ama söyle, çabuk büyüsün."

"Tamam bebeğim, hadi çık odana, merdivenlerde dikkat et, ben kardeşini babişine verip geliyorum, olur mu?"

"Olur, tamam."

Hoplaya zıplaya merdivenlerden çıkıp gözden kaybolduğunda oda kapısının sesi gelmişti ve ben fazla beklemeden minik kızımı eşimin kollarına bırakıp ikisine de minik öpücükler verdim. Jeongguk'um dudak büzüp gözlerini kapattığında yaklaşıp uzunca bir öpücük bıraktım küçük dudaklarına.

"Çok uykum var."

"Bebeğimizi doyur, Bora'yı uyutup hemen geleceğim. Sonra veraber uyuruz, tamam mı miniğim?"

"Olur da, artık o kadar da minik değilim, hm? İki çocuk doğurdum."

Kıkırdayıp burnuma dudaklarımı bastırdım ve kulapının arkasına burnumu sürttüm, kokusunu nefeslenip geri çekildim.

"Ne olursa olsun, istersen on çocuğumuz olsun. Sen her zaman miniğim olacaksın, bebeklerimiz büyüyecek, belki de benim kadar olacaklardır ama sen hep minik kalacaksın. Sevgilim benim, her şeyim."

Alnına da ıslak bir öpücük bırakıp geri çekildiğimde Jeongguk sırıtıp pijamasının göğsünü açmış, açlıkla saldıran miniğimize kıkırdamıştı.

" Benim çocuklarım hep aç, hiö doymuyorlar. "

" Eh, babaları ben olunca, sana doymak pek mümkün değil maalesef."

Koluma hafif bir tokat atıp ittiğinde gülümseyip ikisine de tekrar minik öpücükler vermiş, yukarı çıkıp ilk göz ağrımın odasına girdim. Yatağına uzanmış, kapanmak üzere olan gözleriyle beni bekliyordu.

" Geldim babacığım. "

Açtığı örtünün altına girip geniş göğsüme çektim minik bedenini, minik kollarıyla belime sarılabildiği kadar sarılıp hafifçe burnunu sürtümüştü.

"Uykum geldi."

"Uyuman için burdayız bir tanem, hafi, kapat gözlerini. Herkes uyuyacak birazdan."

"Siz de mi?"

"Jungoo babiş çok yorgun oğlum, ben de yoruldum hem. Rawoon da bebek olduğu için uyuyacak, hep beraber uyuyacağız!"

"Tamam o zaman, Jungoo daha fazla yorulmasın."

Gözlerini kapatıp kollarını biraz daha sıkıştırdığında saçlarının arasına dudaklarımı bastırıp yanağımı yasladım.
Kısa zamanda uykuya daldığında garanti olsun diye biraz daha beklemiş, ardından da göğsümdeki başına dudaklarımı bastırıp dikkatlice yastığa bıraktım ve elimden geldiğince sessiz olarak yataktan kalktım. Biraz kıpırdanıp kokumun sindiği yorganına sarılıp uyumaya devam ettiğinde güzelliğine gülümseyip tekrar öptüm yavrumu.

Kapıyı yarım aralık bırakarak odadan çıkıp aşağı indiğimde bambaşka güzel bir görüntüyle karşılaştım. Jeongguk'um, bebeğimizin ellerini tutarak koklayıp öpücüklerle boğuyor, yaklaşıp kokusunu soluyor ve kıkır kıkır gülüyordu. Yanlarına gittiğimde miniğim bakışlarını bana çevirmiş, hafifçe kayıp arkasında bana yer açmıştı. Koltuğun üzerinden geçip arkasına oturdum ve göğsüme çektim. Böyle oturmaya bayılıyorduk, tüm aileme ilgimi istediğim gibi verebiliyordum.

Delta×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin