"Günaydın biriciğim."
Jeongguk gözlerini hafif hafif kırpıştırdığında üzerine atlayıp sıkıca sarıldım. Mızıldanıp kurtulmaya çalıştı, izin vermeyip sıkıca çektim kendime.
"Teyung! Nefes alamıyorum!"
Sabah sabah kıpkırmızı olmuştu miniğim, saçlarını alnından çekip yanaklarına en az kendisi kadar minik öpücükler bıraktım. Üzerinden kalkıp az önce komodine bıraktığım tepsiyi elime aldım. Öyle güzel gülümsemişti ki, derin bir nefes vermeden edemedim.
"Benim için mi yaptın bunu?"
"Hm, hayır. Başka bir omegam var, hatta bir bebek bile yaptık! Ona götüreceğim. Senin fikrini almak istedim. Nasıl, güzel olmuş mu?"
"Benimle dalga geçme!"
Koluma kendince sert bir şekilde vurmuş, kollarını göğsünde kavuşturup yatak başlığına yaslanmıştı. Dudaklarını büzmüştü, öyle şirin görünüyordu ki..
"Aşkım, benim güzel bebeğim, yiyeceğim şimdi şirin burnunu."
Tepsiyi tekrar komodine bırakıp yatağa uzandım. Dayanamamıştı açtığım kollarıma, bedenime yapışıp burnunu göğsüme sürttü.
"Düşüncesi bile öldürüyor beni."
Mırıldanıp küçük küçük öpücükler bıraktığında belindeki kollarımı sıkılaştırdım.
"Biz bebek mi yapsak ya? Hm?"
Üzerine tırmanıp muzip bir sesle konuştuğumda parmaklarını enseme sarıp dudaklarını büzdü. Düşünür gibi gözlerini tavana dikti.
"Hm, bilmem, yapalım mı?"
Aşağı inip üzerindeki pijamanın karın kısmını açtım. Yumuşak, düz karnına dudaklarımı bastırıp pijamayı kafama geri örttüm. Jeongguk benim kıyafetlerimi evde giyinmeye bayılıyordu. Giyindiği pijama da benimdi ve sadece üzerini giyinmişti. O bile neredeyse dizlerini geçiyordu. Kıkırdayıp kollarını kafama sardı, çıkmam için uğraşıyordu, dilimi göbek deliğinin üzerinden hafif çıkık göğüslerine dek gezdirdiğimde titrek bir nefes alıp omuzlarıma tutundu. Göğüs ucuna dilimle hafif bir fiske attım, kıpırdanıp ellerini sıkılaştırdı. Dudaklarımı etrafına kapadım, dilimi gezdirdikçe mırıldanıyordu. Hafifçe ısırıp çekiştirdiğimde ince sesinden dökülen inlemeyle deltam ayaklandı.
Yukarı doğru hareketlenip kafamı pijamanın üzerinden çıkardım. Sıcak göğsünü hissediyordum, artık tenlerimizin arasında bir engel yoktu.
Dudaklarımı dudaklarına bastırıp belinde parmaklarımı gezdirdim. Ellerini sırtıma koyup beni kendine daha çok çekmişti, bacaklarını belime sarıp kendini bastırdı.
"Bebek istiyorum, Taehyung, deltam lütfen."
"Bebeğim, bunun için kızgınlığa girmen gerek. Sen kızışmadan nasıl bebek yapabiliriz, hm?"
"Lanet olsun, başka zaman istemem hep olmadık zamanda olur, şimdi istiyorum ama gecikebildiği kadar gecikiyor!"
"Senin fikrini birden ne değiştirdi bakalım? Daha on gün önce bebek istemiyorum diyordun."
Yanağımı çıplak göğsüne yaslayıp mırıldandığımda parmakları saçlarımı buldu. Yavaş yavaş okşarken gözlerimi kapadım.
"Ben, of, biliyorsun işte, birleşmekten korktuğum için öyle söyledim. Yoksa nasıl istemem, deli gibi istiyorum. Şimdi sana da söyledim ya nedenini, bunu söylememde bir sakınca yok, o yüzden yani."
