-1.9-

19.5K 1.4K 1K
                                    

"Midem çok fena, demiştim sana Noona, o sonuncuyu yemek istemiyorum diye."

Taehyung'umun gitmesinin üzerinden bir buçuk ay kadar geçmişti. Gece ablam benimle kalmış, o yüzden de bir sürü yemek hazırlayıp sabaha kadar sohbet etmiştik.

"Deme öyle bebeğim, bak yanaklarına, nasıl da tombullaştın güzel güzel. Çok zayıftın. Taehyung beslemiyor muydu yoksa seni?"

"Eşime suç atıp durma, yemeyen bendim. Ama ağzım durmuyor artık, sürekli bir şeyler yemek istiyorum."

Bulanan midem yüzünden derin nefesler alıp veriyordum, ablam birden hafifçe bana yaklaştığında anlamazlıkla ona baktım.

"Ne oldu?"

"Sen kokmuyorsun?"

"O da ne demek? Sabah duş aldım, tabii ki de kokmam."

"Öyle değil şapşal, mühürlendiğin için kötü de kokmuyorsun."

Şaşkınlıkla gözlerine bakıp kaşlarımı çattım.

"Jeongguk, senden hiçbir koku alamıyorum. Sanki yoksun, bedeninin kendine has kokusu var sadece, feromonlarını hissedemiyorum."

"Taehyung'dan çok uzun süre uzak kaldım diye mi acaba?"

Panikle ablamı soru yağmuruna tuttuğumda ablam yanıma oturup ellerimi tuttu.

"Bilmiyorum bebeğim ama önemli bir şey değildir diye umuyorum. Öğleden sonra şifacıya gideriz, olur mu?"

"Olur, olur tabii."

Ablam alnıma minik bir öpücük bırakıp ellerini yıkamak için banyoya girdiğinde tedirginliğim hâlâ devam ediyordu. Ölecek miydim yoksa?! Ben kendimi iyice panik ederken kapı çalmıştı, Jimin gelmiş olmalıydı.

Beş aylık hamile göbüşü ondan ileride geliyordu, haline kıkırdayıp kollarımı boynuna sardım.

"Hoş geldin Jimin!"

"Hoş buldum Kookie! Yoongi, tamam sevgilim, kalkacağım zaman ben sana haber gönderirim."

Eşinin dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı Yoongi hyung, iç çekip bakışlarımı ellerime indirdim.

"Bu arada Jeongguk,"

Kapıyı kapatacağım sırada Yoongi hyung beni durdurmuş, elindeki zarfı parmaklarıma tutuşturmuştu.

"Taehyung'dan. Aptallar, diplomatik belgelerin içine koyup göndermişler, biraz okudum ama sana olduğunu fark ettikten sonra hemen katlayıp getirdim."

"Çok teşekkür ederim hyung! Gerçekten!"

Yoongi hyung ve Jackson, vekil olarak klanımızda kalmışlardı. Büyük bir savaş olmuş, kayıplar verilmişti ama kazanmıştık.

Ve deltam verdiği sözü tutmuş, sağlıklı kalmıştı.

Ama Mingi, Soedam, Gihyun artık hayatta değillerdi.

Moralimi bozmadan hyunga iyi günler dilemiş, ablamla sohbet eden Jimin'e bakıp yukarı çıkmıştım.

"Benim miniğim, güzel bebeğim,

Seni çok özledim. Ciddi ciddi, aşırı fazla özledim ve bu özlem buradaki tek dayanma sebebim. Çünkü sana söz verdim bir tanem, geri geleceğim. Savaş bitti ama kanun düzenlemeleri inan daha çok sıktı canımı, toplantılar, kurullar, politikalar derken o kadar sıkıldım ki kendimi boş bir odaya atıp hemen sana sarıldım yine. Hissediyorum güzelim, üzülüyorsun ama birazcık daha zamanımız var. İşlerimi erken bitiriyorum ki yanına hemen gelebileyim, Jeongguk, burnumda tütüyorsun gerçekten de. Ceylan gözlerini, iri ama dünyanın en sevimli ikinci şeyi olan burnunu, birinci sensin çünkü, minik dudaklarını, yumuşak yanaklarını, yanımda küçücük kalan bedenini, çok özledim. Zor kısımlar geride kaldı ama, dillere destan bir zafer kazandık, uzunca bir süre ülke değiştirmeyeceğim. Ayrıca, savaş ganimeti olarak yüklü bir miktar altın bahşetti kralımız, kocaaaman bir eve taşınabiliriz istersen! Hem, bebeklerimiz için de büyük bir bahçe lazım, oyun oynamaları için. Bu kez olmadı sanırım ama hiiç önemli değil! Kızgınlıklarımız çuvala girmedi ya. :) Bebek yapmak için oldukça fazla zamanımız var. Şimdii gidiyorum çünkü bensiz bir iş yapamıyorlar.

Delta×Taekook ✓Where stories live. Discover now