Düşmüştü

2.7K 291 68
                                    

Metehan, "Yenge sadece sütyen ile onca adam arasında durmasan daha iyi olurdu." deyince acı bir gülümseme ile "Salak, senden kıymetli mi?" diye sordum.

"Tişört fiyatları fırladı sonuçta. Dur, bir dakika. Sensin salak. Aksel'in tişörtünü alacaktın. Hem kaslarını görürdük." dedi Metehan.

Canı yanıyordu, hem yüz ifadesinden hem de durumundan belliydi.

Yine de beni güldürmeye çalışıyordu.

Bu daha büyük bir duygu seline kapılmamı sağlarken gözlerim doldu.

"Canım yanıyor." diyen Metehan'ın sol gözünden yaş akınca "Sakin ol, iyileşeceksin." dedim.

"Bana bir şey olursa..." diye söze başlayan Metehan'ı durdurdum.

"Sakın, bahsetme bile." dedim.

Metehan hafif bir tebessüm ile "Aslı Abla da Çınar Abi ile evlenecekti." dedi.

Gözümden yaş akarken "Sen de yemeklerin ile güzel bir hayat yaşayacaksın." dedim.

"Yemediğim galiba bir Çin lezzeti kaldı. Kullandıkları böcekten ve köpek etinden korkuyorum." diyen Metehan ne kadar ağlamama rağmen gülmemi sağladı.

"Sensiz olmaz, Metehan. Sensiz olmaz." dedim.

Metehan, Kraken'in dikkatini çekmeye çalışan Aksel'e baktı ve "Bana bir şey olursa ona çok iyi bak." dedi.

"Aksel'e beraber iyi bakacağız." derken Metehan'ın gözü kapanmıştı.

"Metehan, cevap ver." dedim korkuyla.

Cevap vermemesi ile hızla ona sarstım. Hayır, bırakmazdı.

Bir kişi bile kaybetmek istemiyordum.

Ee şimdi Metehan'ı kaybedersek Aksel ile olan ortak rüyamız gerçekleşemezdi.

Gerçekleşmeyeceğini böyle bilmek istemiyordum!

Metehan'ın nabzına baktığımda atışını hissettim.

Bu derin bir nefes vermemi sağlarken yarasına tişörtümü bastırmaya devam ettim.

Kaptan Chen, nereden getirdiğini bilmediğim bir çanta ile yanına geldi ve "Geriye çekil, müdahalede bulunacağım." dedi.

"İlk yardım dersleri aldınız mı?" diye sordum.

"Bu karşılaştığım ilk canavar, ilk yara değil. Müdahale edebilirim." dedi.

"Peki." dedim ve geriye çekildim.

Ayağa kalktığımda "Çantalar." diye geçirdim içimden.

"Çantalarımızı almam lazım." dedim endişeyle.

"Boşver şimdi çantayı, burada hayatımız tehlikede." diyen Kaptan Chen'e "İki yüzden fazla kişiyi kurtaracak bilgiyi edinmek için girmem gereken yerin anahtarı şu an çantada!" dedim.

O kadar olay içinde çantaları unutmuştuk.

Thánatos anahtarı, babamın aldığı gibi değerli bir eşyam çantalardaydı.

Umarım çoktan denizi boylamamışlardır.

Hızla aşağıya indiğimde Aksel'in ve Meteha'nın çantası gözüme ilişti.

Çantaların yanına koştum ve Aksel'in çantasını sırtıma geçirdim.

Sırtıma geçirmem ile dengemi kaybetmem ile "İçine ne koydun bunun?" diye söylendim.

Metehan'ın çantasında alınabilecek önemli bir şey yoktu.

Kendi çantama baktığımda ağın içine atıldığını gördüm.

Hayır dememe kalmadan Kraken'in dikkatini çeken Aksel, Kraken'in kükrerken açılan ağzına kurduğu mancılık ile ağı fırlattı.

Ağ; Kraken'in ağzına girince Aksel, Kraken ağzını kapatmadan ağa ateş etti.

Kraken'in tam ağzında tüm yanıcı şeyler patlarken gövdesi geminin ortasına düşmüştü.

Gemi ortadan ikiye ayrılırken Kraken derin suların içine kendini toparlayabilmek için indi.

Geminin diğer ucunda Aksel'e doğru gitmeye yeltenmiştim ki Aksel, hayır anlamda kafasını salladı.

"Sensiz olmaz." dedim.

Aksel derin bir nefes verdi ve "Metehan'a çok iyi bak ve onun yanından hiç ayrılma, lütfen." dedi.

Gemi kırıldığı yerden batarken düşmemek için merdivenlere tutundum.

"Kayıp Şehir Atlantis'te buluşalım, Alya!" diye bağıran Aksel geminin burnuna tutunuyordu.

"Bekletilmekten nefret ederim, Aksel!" diye bağırırken merdivenlerden yukarı tırmandım.

Kaptan Chen'in kenara tutunmuş, Metehan'ı tuttuğunu gördüğümde zorlanarak yanlarına gittim.

Kaptan Chen, Metehan'ın karnına giren tahtayı çıkarıp ilk müdahalede bulunmuştu ama Metehan'ın durumu hala kötü görünüyordu.

Metehan'ın yanına gittiğimde "Aksel'in isteğini yerine getirelim." dedim ve Metehan'a sıkıca sarıldım.

Aksel'in istediği gibi Metehan'ı bırakmayacaktım.

Çember Kırılana DekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin