İlletti

6.1K 542 173
                                    

"Anne o üç kadın: Klotho, Lakhesis, Atropos." dedim.

"İzlediğin bir dizinin karakterleri falan mı?" diye sordu annem.

Meraklıydı ve bu konunun üzerine böyle düşmesi hoşuma da gitmişti.

"Bunlar Yunan mitolojisindeki kader tanrıçaları." dedim ve derin bir nefes verdim.

"Klotho, insanın ömrünün ipliğini dokur. Kız kardeşi Lakhesis, bu dokunan ipliğin uzunluğunu yani kişinin ömrünü belirler. Antropos ise kişinin ömrü bitince ipliği keser. Kader değiştirilemez ve bu üç yaşlı teyzeyi görmenin anlamı ölümü haber etmektir."

Annem bana dehşetle baktı ve "Bu sadece bir efsane. Adı üzerinde mitoloji! Bir söylentiden ibaret!" dedi.

"İlk gördüğüm halüsinasyon bu olunca çok korktum. Benim ya da çevremdeki birisinin öleceğine inandım." dedim.

Annem bana acıyan gözler ile baktı ve "Öyle şey olmayacak, bebeğim. Hatta şimdi babanı aramaya ne dersin? Onunla konuşmak sana iyi gelir." dedi.

"Gerçekleşmeyeceğini biliyorum fakat her gördüğüm halüsinasyon Yunan mitolojisi ile ilgili ve bu korkutuyor." dedim.

"Niye en başta söylemedin?" diye sordu annem.

Suçluluk duygusu ile kafamı öne eğdim ve "Beni bilirsin, öyle bir sorunumu birisiyle paylaşamam." dedim.

Annem "Seni güçlü yetiştirdik fakat biz yanındayken yüklerini bizimle paylaşmalısın." dedi.

Bana yardımcı olmak istediğini biliyordum fakat birisi ile sorunlarımı paylaşmak benlik değildi.

Daha çok kendi içimde sorunlarımı düşünür, çözüm bulur ve hallederdim.

Galiba bu yüzden hiç arkadaşım yoktu. Daha doğrusu annem ve babam haricinde isteğim ile iletişim kurduğum kimse yoktu.

Neden kafayı sıyırdığım şimdi daha açık. Yalnızlık...

İnsanı delirten bir illetti*.

Annem kırmızı ışıkta arabayı durdurduğunda askılı, siyah deri çantasını arka koltuktan aldı ve içinden telefonunu çıkardı.

Annem telefonu ile ilgilendikten sonra telefonu çalmaya başlayınca "Babamı mı arıyorsun?" diye sordum.

Annem, "Evet." dediğinde telefonu elime aldım ve hoparlöre aldım.

Annem de çantasını geri arka koltuğa atıp sarı yanan sokak lambasına bakarak arabayı hazırladı.

Babam da aynı sıralarda telefonu açmıştı.

"Alo!"

Gülümseyerek "Biri beni özlemiş diye duydum." dedim.

"Doğru duymuşsun." diyen babam kısa bir süre sonra "Senin okulda olman gerekmiyor mu? Annenin telefonundan beni arama sebebin ne?" diye sordu.

Annem gülümseyerek "Ben de buradayım." dedi.

"Peki anne kız niye okulu astınız?" diye sordu babam.

Okuldan çıkma sebebimizi babama söyleyip onu da endişelendirmek istemiyordum fakat her türlü öğrenecekti.

"Doktora gidiyoruz." dedim.

"Kabuslar yüzünden mi?" diye sordu babam.

Annem, "Ve halüsinasyonlar yüzünden." diye ekleyince babam şaşkınlıkla "Ne?" dite bağırdı.

"Halüsinasyonlar da nereden çıktı?"

Babamın bu sorusuna annem "Şimdi bir psikiyatrist ile görüşmeye gidiyoruz. Eminim ki kolaylıkla halledilebilecek bir sorun." dedi.

Babam, "Benim de gelmemi ister misiniz?" diye sorduğunda gülerek "Hayır, baba. Buna hiç gerek yok." dedim.

"Doktor ile görüştükten hemen sonra beni arayıp bilgilendireceksiniz. Yoksa külahları değiştiririz." dedi babam.

"Bu küçük kızına en fazla ne yapabilirsin ki?" diye sordum masumca.

"Şu istediğin okuma kitabı var ya..." diye söze başlayan babama heyecanla "Aldın mı?" diye sordum.

Babam gülerek "Evet, şu an masamda duruyor. Eğer kızımın sesini doktordan sonra güzel şekilde duyamazsam kitabını yok ederim." dedi.

Gözlerimi kısarak "Bu rehin almak!" dedim.

Annem arabayı hastanenin yakınlarına park etti ve "Bu hoş sohbetinizi maalesef ki böleceğim. Hastaneye vardık." dedi.

"İkinizi de öpüyorum." diyen babama "Görüşürüz!" dedim ve telefonu kapattım.

*Sözlükte illet "hastalık, kişiyi ihtiyacını görmekten alıkoyan durum, zafiyet, sebep ve gerekçe" gibi anlamlara gelir.

İlletin terim anlamı için birçok tarif yapılmış olup bunları, "hükmü gösteren veya gerekli kılan yahut hükmün kendisine bağlandığı durum, vasıf, mâna, gerekçe" şeklinde özetlemek mümkündür.

Çember Kırılana DekWhere stories live. Discover now