Şeytan

8.9K 650 412
                                    

"Evet, kimler soruyu çözdü?" diye soran matematik öğretmenimiz ,Sevilay Hanım, ile kafamı tahtaya çevirdim.

Dün gece gördüğüm kabuslardan dolayı doğru düzgün uyuyamamıştım ve şu an derste anlatılan hiçbir konuyu algılayamıyordum.

"Alya Çakır!" diye bağıran Sevilay Hoca ile gözlerim, daldığım beyaz tahtadan hocaya yöneldi.

"Efendim hocam." dedim panikle.

Sevilay Hoca... Tam bir şeytandı. Tüm öğrenciler bu hocadan korkardı.

Asıl sorun ise bu hocaya yalan söylemek imkansızdı.

En ufak bir yalanımızı anlar ve bize doğruyu söylettirirdi.

"Soruyu çözdün mü, diye soruyorum! Aklın nerede?" diye bağırınca "Gece uyuyamadım, hocam. Kafamı daha toparlayamadım." dedim.

"Bir sonraki soruyu sen çözeceksin. O zamana kadar aklını toparla." diyen Sevilay Hoca'ya "Tamam hocam." dedim ve kafamı defterime çevirdim.

Sevilay Hoca tahtaya sorunun çözümünü yazarken "Bir de sınava gireceksiniz, bu kafa ile hiçbir şey başaramazsınız." diye söyleniyordu.

Uykusuzluktan gözlerim şişmişti ve hocanın söylenmesi sadece başımın ağrımasına sebep oluyordu.

Ben, Alya Çakır. On sekiz yaşında, lise son sınıf öğrencisiyim.

Kafamı geri hocaya döndürdüğümde kafasında gördüğüm kırmızı renkteki iki boynuz ile çığlık attım.

Boynuzlar, az önce yoktu ve bunlar oldukça gerçekçiydi.

Herkes ne olduğunu çözmek için bana bakarken Sevilay Hoca bana döndü.

Göz bebeğinden, gözünün geri kalanına doğru kırmızı bir renk yayılırken ağzımdan istemsizce bir kelime döküldü.

"Şeytan."

Sevilay Hoca, daha doğrusu onun yerine gelen kişi "Sen ne diyorsun, hadsiz!" diye bağırırken bana doğru yürümeye başladı.

Korku ile ayağa kalkarken sınıf arkadaşlarıma baktım.

Hepsi şaşkınlık dolu bakışlarını bana atarken Sevilay Hoca vücudundaki şeytan bana yaklaştı.

Eteğinin altından çıkan kızıl kuyruğu bana yaklaştığında fark etmem ile "Benden uzak dur!" diye bağırdım.

Bana bağırırken söyledikleri kelimeleri algılayamıyordum.

Yabancı bir dilde konuşuyordu galiba, daha önce duymadığım bir dil.

Hangi dilde konuştuğu ile de pek ilgilenmiyordum.

İlgimi çeken şey ise konuşurken gördüğüm çatal diliydi.

Çatal dili birçok dövmeci yapıyordu fakat bizim matematik hocamızın dili ortadan ikiye ayrık değildi.

Koluma dokunduğunda korkuyla onu ittirdim ve "Yaklaşma!" diye bağırdım.

"Bana yaklaşma!"

Sınıftan biri koşarak sınıftan çıktığında diğerlerinin benim hakkımda fısıldaştığını duyabiliyordum.

"Delirdi!"

"Zaten tek başına takılan sessiz biriydi. Altından bir şey çıkacağı belliydi."

"Kız aklını kaçırdı."

"O Sevilay Hoca'ya şeytan mı dedi?"

"Aklını kaçırmış olmalı!"

Müdür yardımcımız ,Mehmet Hoca, içeri az önce giden öğrenci ile girdiğinde onlara baktım.

Sevilay Hoca'nın dönüştüğü şeye Mehmet Hoca "Ne oluyor burada?" diye sordu.

Dolan gözlerim ile Mehmet Hoca'ya baktım ve "O dönüştü." diye fısıldadım.

"Bu da ne demek?" diye soran Mehmet Hoca ile Sevilay Hoca bir şeyler demeye başladı.

Dikkatimi çeken tek kelime ise "treláthike" idi.

Nasıl olduğunu bilmiyorum fakat bu kelime bana çok tanıdık gelmişti.

Mehmet Hoca şaşkınlıkla "Delirdi mi?" diye sorduğunda kelimeyi hatırlatmıştım.

Yunanca, delirdi demekti.

Bir zamanlar Yunan mitolojisine ilgi salmıştım ve Yunanca biraz öğrenmiştim.

Gözümden korkudan yaş aktığını hissederken Mehmet Hoca "Benimle gel, hadi." dedi.

Sevilay Hoca'dan en uzak şekilde Mehmet Hoca'yı takip ederek sınıftan çıktım.

Sevilay Hoca sınıfta kalırken derin nefes verdim fakat aklım hala sınıf arkadaşlarımdaydı.

O şey oldukça tehlikeli gözüküyordu. Sınıf arkadaşlarımı onunla bırakmak istemiyordum.

Mehmet Hoca "Odama geç, hemen geliyorum." dedi.

Onu kafamla onayladım ve odasına girip masasının önündeki siyah, oturulacak yeri deri olan sandalyelerden birine oturdum.

Ne gördüğümü biliyordum ve o şey tam anlamıyla bir şeytandı.

Çember Kırılana DekWhere stories live. Discover now