Bahsetmek

6.4K 600 205
                                    

Tüm eşyalarımı çantama tıktıktan sonra çantamı sırtıma taktım ve bana bakan kişileri umursamayarak sınıftan çıktım. 

Ben sınıftan çıkarken ders zili çalınca koridorda bana bakan gözler sınıflarına gitmeye başladı. 

Bu rahatlamama sebep olmuştu. 

Son birkaç gündür, hatta bunlar tam dört gün önce başladı. 

Bundan bu kadar emin olma sebebim ilk halüsinasyonu doğum günümde görmem.

Sevilay Hoca'yı öğretmenler odasından çıkarken gördüğümde onu hiç fark etmemiş gibi yaparak yürümek istesem de bu pek mümkün olmadı. 

Çünkü bana seslendi. 

"Alya Çakır."

Ona baktım ve "Efendim hocam." dedim. 

Dersteki gibi şeytanı andıran uzuvu yoktu ve bu halüsinasyon görme seçeneğimi daha mantıklı yapıyordu. 

Zaten diğer seçenekler en ufak bir mantık kırıntısını içermiyordu. 

Ne yani matematik hocam bir şeytan mıydı? Saçmalama Ayla. 

"Şu an benden korkmuyor musun?" diye sorduğunda "Korkmama sebep olacak bir şey yok, hocam. Derste olanlardan dolayı da özür dilerim. Birkaç gündür halüsinasyon görüyorum." dedim. 

Sevilay Hoca bir anda dersteki haline büründüğünde korku ile geriye sıçradım. 

"Peki şimdi? Benden korkuyor musun?" diye sordu. 

Sırıtıyordu. Bu gerçekti ya da bu da bir halüsinasyondu? Az önce Sevilay hocayı gerçekten öğretmenler odasından çıkarken gördüm mü?

Kendimden şüphe etmem canımı sıkarken Sevilay Hoca'nın büründüğü şeytan görünümü adı gibi bir şeytani gülüş ile konuşmaya başladı. 

"Biliyordum. Senin de gözünde perde yok." 

"Anlamıyorum, ne perdesi?" diye sordum şaşkınlıkla. 

"İleride daha iyi anlayacaksın. Şimdi git ve gerçek ile yüzleş." dedi Sevilay Hoca. 

Kafam çok karışmıştı, ne gerçeği?

"Anlamıyorum!" diye bağırdım acı ile. 

Sevilay Hoca bana cevap vermeden yürürken gözlerimi kapattım.

Birkaç saniye sonra gözümü açtığımda Sevilay Hoca'ya baktım. Gerçek bir insana benziyordu. 

O zaman az önceki konuşmamız neydi? Büyük ihtimalle beynimin bana oynadığı oyunlardan biriydi.

Yaşadığım korku kalbimin atış hızını arttırırken daha fazla vakit kaybetmeden merdivenlerden koşarcasına indim. 

Okul binasından çıktığımda karşılaştığım açık hava yüzümü gülümsetti. 

Aldığım derin nefesin ardından okul bahçesinden çıktım ve etrafa göz attım. 

Annemin arabasını gördüğümde hızlıca yanına gittim ve şoför koltuğunun yanındaki yolcu koltuğunun kapısını açtım. 

Arabaya bindiğimde annem merakla "Niye bu kadar geç kaldın?" diye sordu.

"Sevilay Hoca ile karşılaştım. Derste olanlar hakkında kısa bir konuşma yaptık." dedim. 

"Betin benzin atmış." diyen anneme dayanamayarak aklımdaki soruyu sordum. 

"Hasta mıyım, anne?"

Bu sorum annemin gözlerinin dolmasına sebep olsa da annem beni korkutmamak için kendini kısa sürede toparladı.

"Herkes bu tür sorunlar ile karşılaşabilir ve bu çok normal. Eminim ki kolay bir tedavi ile bu sorunun çözülecek." dedi annem. 

"Peki." diye mırıldandım.

Annem "Birkaç gündür olmadık yerlerde çığlık atıyorsun ve böcek gördüm gibi saçma bahaneler uyduruyorsun. Her çığlık attığında başka bir halüsinasyon gördün, değil mi?" diye sordu. 

"Evet." dedim dolan gözler ile.

"İlk ne zaman gördün?" diye soran anneme "Doğum günümü kutladıktan sonra odama gittiğim zaman camdan dışarı baktım ve sokakta gördüm." dedim. 

"Gördüğünden bahsetmek ister misin?" diye sordu annem. 

Galiba gördüğümü biriyle paylaşmam en doğru karar olurdu. 

Hem annem bu hayatta bana en yakın olan kişiydi. Zaten annemden başka sadece babam vardı.

"Üç yaşlı teyze gördüm. Birinin elinde iplik, diğerinin elinde mezura ve sonuncusunun elinde makas vardı." dedim. 

Annem anlamayarak bana baktı ve "Halüsinasyon olduğunu nereden çıkardın? Gerçek hayatta olabilecek insanlar onlar." dedim.

Annemin Yunan mitolojisi hakkında bilgisi olmadığı aklıma gelince acıyla gülümsedim. 

O üç yaşlı kadının kim olduğunu bilmiyordu. 

"Anne o üç yaşlı kadın..."

Çember Kırılana DekWhere stories live. Discover now