Kaybetmeyeceğim

2.7K 306 108
                                    

Çırpınmaya devam ederken denizdeki dalgalar daha da şiddetlendi.

Kraken kafasını da yüz üstüne çıkarıp beni çıkardığı hizaya gelince nefesimi tuttum.

Kırmızı, parlayan gözleri vardı.

Sorun sadece Kraken ile bu kadar yakın olmak değildi, ölüm ile yakın olmamdı.

"Poseidon, beni duyabilirsin. Lütfen yardım et. Yani ölürsem pek işinize yaramam." diye mırıldanırken Kraken kükredi.

İç içe üç sıra hem üst hem altta olan devasa dişlerini görünce sessizce yutkundum.

"Poseidon, lütfen." derken gözümden bir yaş akmıştı.

Kraken'in beni tuttuğu kolundan bir anda kanlar akmaya başlayınca ne olduğunu anlamaya çalıştım.

Aşağıya baktığımda elindeki tüfeği Kraken'e doğrulturmuş Kaptan Chen'i gördüm.

Kraken beni tutan kolunu serbest bırakınca sırt üstü gemiye düştüm.

Acıyla yüzümü buruştururken ayağa kalktım ve koşarak aşağıya indim.

Burası üstten de karışıktı.

Aksel'i gördüğümde hızlıca yanına gittim ve "İyi misin?" diye sordum.

"Ben iyiyim, sen nasılsın?" diye sorunca "İyiyim." dedim.

"Metehan nerede?" diye soran Aksel'e "Üstte, Kaptan Chen ile birlikte." dedim.

Aksel tam bir şey diyecekken beni aniden kenara çekti.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken Kraken'in kollarından ikisini topların ateşlediği yerden içeri soktuğunu gördüm.

Bir adamı yakalayıp çekerken korkuyla Aksel'e yaklaştım.

Mürettebat, Kraken'e top atacakken Aksel kulaklarımı eliyle kapattı.

Top ateşlediğinde "Niye toplar işe yaramıyor?" diye sordum.

"Daha büyük bir şeye ihtiyacımız var." dedikten sonra kısa bir süre düşünen Aksel, "Buldum! Kaptanın yanına gitmeliyim." dedi.

Merdivenlere doğru giderken Aksel'in bacağını Kraken yakalayıp bir anda çekti.

Aksel sırt üstü düşerken Kraken'e ateş ediyordu.

Elimdeki halat ile sertçe Kraken'in kolunu kırbaçlayınca etinin yanarak koptuğunu gömdüm.

Aksel'e "İyi misin?" diye sordum.

Kafasını aşağı yukarı sallayarak cevap verdikten sonra ayağa kalktı ve elimden tutup üst kata doğru koşmaya başladı.

Beraber dümenin oraya gittiğimizde Aksel, "Mermileri, içkileri, kısacası yanıcı her şeyi bir şeyin içine koymalıyız." dedi.

Kaptan Chen dehşete düşmüş bir şekilde "İçkiler niye?" diye sordu.

"Kraken'in onları almasını sağlarsak ateş edip büyük bir patlama sağlayabiliriz. Kraken'i öldüremeyiz ama kaçabilmek için uzun bir süre kazanırız." dedi.

Kaptan Chen sanki çocuğundan ayrılıyormuş gibi bir duyguya kapıldı.

Sonra derin bir nefes verdi ve güvertede Kraken ile mücadele eden bir adamına "Tüm yanma özelliğine sahip eşyaları bir ağa koy!" diye bağırdı.

"Tahta mobilyaları, mermileri ve Kraken'in kırdığı gemi parçalarını koyuyoruz, kaptan." dedi adam.

Kaptan Chen acı ile "İçkileri de." dedi.

Adamı dehşetle "İçkileri de mi?" diye sorarken duyan diğer adamlar da şaşkınlıkla bakıyordu.

"Duydunuz işte!" diye bağıran Kaptan Chen ile adamları emrini yerine getirmek için çalışmaya başladı.

Kraken kolları ile tekrar gemiye saldırırken bir kolu bize doğru yaklaşıyordu.

Kaptan Chen "Herkes yere eğilsin!" diye bağırınca yere hızla yüz üstü yattım.

Yer ile bütünleşmeyi hiç bu kadar istememiştim.

Kraken dümeni kırınca dümenden kırılan büyük bir parça Metehan'ın karnına saplandı.

Kraken kolunu çeker çekmez Metehan'ın yanına koştum.

Metehan acıyla yüzünü buruştururken çevrede yarasına bastırılacak bir şey var mı diye baktım.

Bir şey bulamamam ile üstümdeki tişörtü çıkardım ve yarasına bastırmaya başladım.

"Kaptan, ağ tamam!" diye bağıran adam ile Aksel arada kalmıştı.

"Kraken'i hallet, ben Metehan'a bakarım." dedim.

Aksel beni onaylayıp aşağıya koşarken Metehan'ın karnına saplanan tahtayı çıkarmadan kan kaybını önlemeye çalışıyordum.

Eğer tahta parçasını çıkarırsam kan kaybının artacağını biliyordum.

"Çok kişi kaybettim Metehan, seni de kaybetmeyeceğim."

Çember Kırılana DekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin