Belki

4.2K 458 58
                                    

Aksel'in sıradan bir insana bile böyle yardımsever şekilde yaklaşması hoşuma gitmişti.

Bir insanın hislerine, davranışlarına, düşünüş şekline çok önem verirdim.

Zaten bu yüzden bu yaşıma kadar yalnız, arkadaşsız kalmıştım.

Her insanda bir kusur bulmuş, onları beğenememiştim.

Aksel elinin hala gözyaşımı silmek için yanağımda olduğunu fark ettiğinde elini, gözünü kaçırarak çekti.

Aksel ayağa kalktı ve "Ben gidip valizini bulayım, sen de burada otur. Ayağa kalkman tüm kampımız için tehlikeli olabilir." dedi.

Benim için oldukça normal olan bu eylemim, yürümenin, bu kadar tehlikeli olabilmesi tuhaf gelmişti.

"Kımıldamayacağım bile." dedim.

Aksel, "Tamam, Metehan'a sesleniyorum. Gelsin, ne yiyecekse yanında yesin." dedi.

"Tamam, teşekkürler." dedim.

Aksel odadan çıktığında Metehan'a "Lan davar, git kızın yanında dur. Dışarı çıkıyorum!" dedi bağırarak.

Metehan ağzının dolu olduğu belli bir ses ile "Tamam!" diye bağırdı.

İki dakika sonra Metehan elinde tatlı tabağı ile gelince "Selam!" dedi.

Gülümseyerek "Selam." dedim.

"Sen ne zamandır bu kamptasın?" diye sordum merakla.

Sohbet başlatmak, buradaki insanlar ile kaynaşmak istiyordum.

"Doğdum doğalı." diyen Metehan'a şaşkınlıkla "Nasıl?" diye sordum.

"Benim annem ve babamın gözünde de perde yoktu. Etoburlar onları yedi." dedi Metehan.

Açtığım konunun bizi getirdiği anılar pişman olmamı sağlamıştı.

"Üzgünüm, bunu bilmiyordum. Senin adına oldukça üzüldüm." dedim.

Metehan, acısını saklamak için çoğu insanın aslında yapmaması gerekeni yapıp gülümsedi.

Günde pek çok insan acılarını saklamak için sahte gülücüklerini çevresine yolluyor ve tüm acılarını bir gün patlaması için içine atıyor.

Bunu ben de çok yapardım. Benim yapma sebebim anlatacak birisinin olmamasıydı aslında.

Hayatımda; annem ve babamın haricinde kimse yoktu.

Onlara da derdimi anlatmak istemiyorum.

Zaten benim derdim şu koskoca Dünya'daki insanların dertleri ile kıyaslanınca ne ki?

Metehan tatlısını deşerken "Sorun değil, alıştım aslında buna." dedi.

Ortada bir sessizlik oluşunca Metehan konuyu değiştirmek istercesine "Hem burada Aksel ile büyümek güzeldi." dedi.

"O da mı bebeklikten beri burada?" diye sordum.

"Evet, onun işler benimkinden karışık. Ailesi onun bebekken delirdiğini düşünüp sokağa atmış. Etobur bir canlı tarafından yenilecek iken bu kampta eğitilmiş birisi onu kurtarmış ve buraya getirmiş. O zamandan beri burada."

Metehan'ın verdiği bilgiler canımı sıkmıştı.

Bir insan kendi yavrusundan sırf aklı dengesinin yerinde olmadığını düşündüğü için vazgeçer mi?

Vazgeçermiş meğer, dedim içimden. Öyle bir geçerler ki insan hayrete düşer.

Bazı zamanlarda geçmişte yaşamayı diliyorum.

Geçmişte savaş olsa bile insanlar sevginin ne olduğunu, nasıl göstereceğini bana göre daha iyi gösteriyorlardı.

Acaba diyorum bazen, acaba öz ailemin beni bir sebep bildirmeden yetimhaneye vermesinin sebebi sevgisizlik miydi?

Kendi kendime alayla güldüm. Bu durum Metehan'ın ilgisini çekmişti.

Durduk yere alayla gülmem onun şaşırmasına sebep olmuştu.

"İçimden geçirdiğim bir duruma güldüm." diye bir açıklamada bulundum.

"Ne durumu? Ben anlattım, sıra sende." dedi Metehan.

"Ailem beni daha bebekken yetimhaneye bırakmış. Kendi kendime düşünüyorum, sevgisizlikten dolayı mı bırakıldım diye ama beni sevselerdi niye bıraksınlar?"

Metehan elindeki tabağı çalışma masanın üzerine koydu ve yanıma uzandı.

"Belki de bakamayacak durumdalardı." diye bir teori üretti Metehan.

"O zaman niye ziyarete gelmediler? Fakir, hasta veya başka bir durumdan bana bakamamalarını yargılamazdım." dedim.

Metehan dudağını büzerek yana doğru kaydırdı.

Tavana gözlerini dikmesinden düşündüğü oldukça belliydi.

"Belki de bizim aklımıza gelmeyen bir sebepten ötürüydü." diyen Metehan'ın yanına uzandım ve "Belki de..." dedim.

Belki de beni çok sevdikleri için yaptılar bunu.

Çember Kırılana DekWhere stories live. Discover now