6

3K 249 95
                                    


Bölümlere sınır koyma fikri çık aklımdan.

Bu kurguma başladığım günden beri, her gün yb gönderiyorum ve bölümler en az 1000 kelimeden oluşuyor. Gelen vote sayısı ise 8 yada 9 ve yorum sayısı 10'u geçmiyor... Sadece ilk 2 bölümde yorum sayısı yüksekti. Lütfen hayalet okuyucu olmayın. Emek veriyorum ama karşılığını neredeyse hiç alamıyorum. Bu yüzden kitaba devam bile etmek istemiyorum...

Her neyse, hayalet okuyucu olmayıp kendini belli eden herkese iyi okumalar<3

****

-Parti günü-

İlk kez partiye gidecek olmamın verdiği heyecan ve korkuyla beraber makyajımı tamamlamaya çalışıyordum. Ya oraya gittiğimde yine dışlanırsam? Güzel bir üniversiteye gidebilmek için okulun düzenlediği en az bir etkinliğe katılmak zorundaydım. Her ne kadar istemesemde gitmek zorundaydım.

Sürdüğüm ruj ile şeftali rengini alan dudaklarım, kirpiklerimi yukarı kaldırıp güzel bir görüntü ortaya çıkaran rimelim, eşit ve düz çektiğim eyeliner'ım ve yanaklarımın güzel durması için hafifçe sürdüğüm, parlayan allığım ile makyajım bitmişti. Son olarak gerçek gibi gözüken ve bir sürü pırlantadan oluşan kolyemi takıp, ona benzeyen bilekliğimi de koluma geçirmiştim. Kendimi süzdüm "Eh işte, umarım çok abartılı olmamışımdır" kendi kendime konuştuktan sonra elbisem ile uyumlu olan, parlayan çantamı elime aldıktan sonra telefonumu ve bir miktar nakit paramı yanıma alarak hızlıca evden çıkmıştım.
Hava çoktan kararmıştı ve ben ilk gideceğim partiye geç kalmayı asla istemiyordum.

Caddeden bir taksi durdurarak partinin olacağı yeri tarif etmiştim. Otobüs ile gidersem, sıktığım güzel parfümümün kokusu kaybolur ve yerini ter kokusu alırdı, buna emindim. Bu yüzden birkaç lira fazla vererek taksi ile gitmek daha mantıklıydı.

Yaklaşık 15 dakika süren yolculuktan sonra taksiciye parasını verip, taksiden inmiştim. Önümdeki büyük ve sesli müziklerin yükseldiği binayı birkaç saniye incelemiştim. Daha sonrada yavaş adımlarla içeri girmiştim. Jisoo'yu kapıda gördüğümde, gelen kişilerin adını bir listeye yazdığını fark etmiştim. Hızla yanına yöneldim "Şey, selam" kafasını diktiği dosyadan kaldırıp bana bakmıştı. İlk başta biraz afalladığını fark etmiştim. Kesinlikle beni beklemiyordu yada- yada güzel miydim?

"Lalisa?" sorar gözler ile bana baktığında, sesli müzik ortamında olduğumuz için biraz sesimi yükselterek cevap vermiştim "Evet, ben Lalisa" kafası ile beni onaylayıp listeye adımı yazdığında konuşmaya başlamıştı "Sağ kapıdan gireceksin. Oradan sonra istediğin katta ve istediğin yerde eğlenebilirsin. Ah, bu arada cidden güzel olmuşsun." dediği şey ile utanarak başımı eğmiştim ve mırıldanarak cevap vermiştim "Teşekkür ederim" umarım bu sesli ortamda benim cevabımı duymuştur...
Ona baş selamı verdikten sonra dediği gibi sağ kapıya yönelmiştim.

Ağır kapıyı biraz zorlanarak ittiğimde kulaklarıma gelen bangır bangır müzik sesi ile yüzümü ekşittim. Bu ortama alışmam uzun sürecekti...
Bana bakan birkaç göz görmüştüm ama bugün kesinlikle onları takmayacaktım. Çünkü buraya ağlamaya ve eziklenmeye değil eğlenmeye geldim.

Kesinlikle bir kat yukarı çıkmalıydım çünkü burası tanıdığım öğrenciler ile doluydu. En azından bir kat yukarıda daha az tanıdığım olduğuna emindim. Hızlı adımlar ile merdivenlere yöneldiğimde, çarptığım sarhoş beden ile düşmemek için demirliklere tutunmuştum. Bu yan sınıftan Rose'ydi...
Eğer onu bu halde yalnız başına bırakırsam başına hiç iyi şeyler gelmeyeceği belliydi.

"Rose iyi misin?" tanrım o ağlıyordu! "İ-iyiyim hıck- sadece fazla s-sarhoş oldum sanırım" hem kafası yerinde değildi -sarhoştu- hemde ağlıyordu. Tanrım, sürekli gülen kıza ne olmuştu böyle? "Benimle konuşmak ister misin?" sorduğum soru ile bunu bekler gibi kafasını omzuma koyup hıçkırıklarını art ardına dizelemişti. Onu kolundan tutarak üst kata çıkarmıştım ve bir sandalyeye oturtup, bende karşısına oturmuştum. "İstediklerini anlatabilirsin. Benden bir şey çıkmaz." dağılmış sarı saçlarını geriye atarak konuşmaya başlamıştı;

LEBECCAWhere stories live. Discover now