"Bir buçuk son karar görüşürüz Channie!" Küçük olan sevgilisinin bir kelime daha etmesine izin vermeden kapattı telefonu. "Beyler, hızlanmalıyız." Çalan kapı ile kıkırdayarak yerinden kalktı, kapıya koşuyordu. "Geldiler, geldiler!"
-
Chan garaja bıraktığı aracından inip yanındaki genç ile birlikte ön kapıya yöneldi. Parmakları zili bulduktan kısa bir süre sonra sevgilisi kocaman gülümsemesi ile onu karşılamıştı. Chan kollarını küçüğüne dolayıp sıkıca sarıldı. "Lixie."
"Hoş geldin!"
Sevgilisinin saçlarına yumuşak öpücükler bırakırken konuştu. "Hoş buldum bebeğim." Ayrıldıklarında Felix, Jisung'a da sarılmıştı. Hemen sonrasında vakit kaybetmeden sevgilisi ile parmaklarını kenetleyerek balkona doğru yürüdü.
"Herkes burada mı?"
Chan'ın sorusuyla Felix kafasını salladı. "Seni bekliyorlar."
"Neden, geç mi kaldım ki?"
Felix uzanıp sevgilisinin çenesini öptü. "Hayır, tam zamanında geldin sevgilim."
Chan gözlerini küçüğünün yüzünden alıp bahçeye çevirdiğinde yerdeki balonlar ve süslenmiş bahçeye şaşkınlıkla baktı. "Kimsenin doğum gününü unutmadığıma eminim, buna kendiminki de dahil." Kalabalık gelen bahçeyi tekrardan gözden geçirdiğinde dudakları aralandı. "Hannah?"
Abisinin gelişini ayakta bekleyen genç kadın koşarak abisine sarıldı. "Seni çok özledim."
Chan kardeşini sardı. "Ben de çok özledim güzelim." Hafifçe geri çekilip yüzünü okşadı. "Tek mi geldin?"
"Hayır, Olivia ile geldik."
Chan bahçede diğer genci göremeyince sordu. "Nerede o? Onu da özledim."
Felix, kardeşine içeriden çıkması için el hareketi yaptığında genç kadın kucağındakiyle birlikte dışarı çıkmıştı. Arkasından seslendi. "Buradayız biz."
Chan arkasını dönerken konuşmuştu. "Siz?" Olivia gülümseyerek kendisine bakarken kucağında debelenen turuncu kulaklarla dolan gözlerine inat kocaman güldü. "Berry?" Kardeşine döndü. "Ama nasıl?"
Felix sevgilisinin yanına gidip elini kavradı, köpeğin önüne getirmişti. Chan'ın şaşkınlıktan ne yapacağını bilmediğinin farkındaydı. Olivia gülümseyerek Berry'i uzattığında kucaklayıp köpeğin yüzünü yalamasına izin vermişti genç adam. "O gerçekten de burada." Felix sevgilisinin cümlelerine gülümseyip köpeğin tüylerini okşamıştı.
Gecenin kalanında Chan sürekli inanamadığına dair söylenmiş Felix'e minnettar olduğunu dile getirmişti. Kahkahalarla dolu masa herkesin yavaş yavaş evden ayrılmasıyla sessizleştiğinde geriye bir çift ve onların kardeşleri kalmıştı. Ah, tabii bir de Berry.
Chan kucağında uyuklayan tüy yumağını okşarken sordu. "Ne kadar buradasınız?"
"Sadece birkaç gün abi." Hannah cevaplamıştı.
Chan için çok az gelmişti. "Berry için yorucu olmaz mı? Biraz kalsaydınız."
Olivia ve Hannah bu işi Felix'e devredip balkona çıkmak istediklerini söylemişti. Felix giden kardeşlerinin ardından sevgilisine yaklaştı. "Channie?"
Chan gözlerini kucağından ayırıp sevgilisinin yıldızlı gözlerine çevirdi. "Bebeğim?"
"Aslında, Berry yorulmayacak." Felix köpeğin tüylerini okşadı. "Artık bizimle kalacak."
Chan duyduklarıyla sevgilisine ne ara dolduğunu bilmediği gözleriyle baktı. "Lix." Fısıldamıştı.
"İki kişi için kocamandı. Koşması için birilerinin gerektiğini düşündüm."
Chan sevgilisini ensesinden kendisine çekti. "Tanrım Lix," Dudaklarını sevgilisinin dudaklarına sürtüyordu. "Ben çok şanslı bir adam oldum sayende."
Felix kıkırdayıp sevgilisinin dudaklarını kendi dudaklarıyla örttü. Sakindi, dudaklar birbiri üzerinde hüküm sürerken acele etmeden yavaşça soluyordu birbirini. Aralarına nefeslik boşluk koyduklarında Chan sevgilisini tekrar öpmeden önce konuştu. "Sana aşığım Lixie." Felix dudakları üzerindeki dudakları öperek cevapladı onu, sana aşığım Channie.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Her şeyi başlatan kahraman Berry, onlarla olmasaydı olmazdı gibi hissettim bir an. Böylece buradayım işte bu bölümle.
Her kelimeyi yazarken buradaki karakterlerimi ne kadar özlediğimi fark ettim.. Umarım hoşunuza gitmiştir. Sizi seviyorum! 💗
