36.BÖLÜM ~RÜZGAR~

En başından başla
                                    

Evden çıkarken annem her ne kadar 'oğlum gene yemeden çıkıyorsun' desede ona pek aldırış etmedim. Baş belası ikizim Biray'ı ve biricik annemi yanaklarından öpüp Hazal'ımla el ele evden dışarı çıktık. İkimizde ikinci bebeğim olan arabam , Mercedes Benz'e bindik.

Arabaya bineli neredeyse 20 dakikadan fazla olmuştu. Hazal'ım elinde telefonu reklam projelerine göz gezdiriyor ve birilerine de mesajla cevap veriyordu. Ben ona bakıp gözlerimi şenlendirirken o aklına bir şey  gelmiş gibi bana doğru bir bakış attı. Sonra o güzelim dudaklarını araladı.

"Ayaz , aşkım şu sahil kenarında durur musun ? İki sohbet muhabbet ederiz. Uzun zamandan beri konuşmuyoruz."dedi düşünceli düşünceli. Hazal'ın düşünceli halleri beni endişelendirmeye başlamıştı bile.

"Güzelim , farkında mısın bilmiyorum ama. Gitmemiz gereken bir reklam şirketi var. Hani orada da biz ikimiz çalışıyoruz."dedim alaya vurarak. Hazal birden durgunlaşmıştı. Onun bu durgun halleri ne kadar belli etmek istemesem de ister istemez bana da yansıyordu.

"Güzelim beni duyuyor musun ?"dedim bir elim direksiyonda diğer elimle de Hazal'ın omzuna hafifçe dokundum. Hazal derin bir nefes alıp verdikten sonra başını hafif şekilde bana doğru döndü.

"Dediğim gibi sadece seninle konuşmak istiyorum. Hem ben  reklam şirketi müdürü Sezen Hanım'dan izin aldım. Biraz geç gideceğiz şirkete."dedi tok bir sesle. Ben de Hazal'mın söylediklerini daha fazla üstelemeden sahil yoluna doğru arabayı sürdüm. Sahil yerine geldiğimizde müsait yere arabayı park ettim. Hazal'ımla beraber sahilde ki banklardan birine oturduk.

Karşımızda kız kulesi vardı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra Hazal'ıma doğru döndüm. "Güzelim iyi misin ?"dedim endişeli bir ses tonuyla.

Hazal'ım ben konuşunca gözlerini kız kulesinden alıp benim yeşilliklerime çevirdi. Hazal'ım da benim gibi derin bir nefes alıp verdi. Ellerini ellerime koydu. Hemen benim olan ellerimi avuçlarımın içine hapsettim.

"Ayaz , aşkım iyi misin ?"dedi Hazal tok bir sesle o güzelim denizin en mavisi gözleriyle bana bakarak. "İyiyim güzelim asıl sen iyi misin?"dedim onun sorusunu kendisine yönelterek.

"Evet ben çok iyiyim. Fakat aklıma takılan sensin Ayaz? İyi misin derken normal olarak değil . Ruhun iyi mi aşkım ? Birkaç haftadır seni izliyorum. Uzun uzun bir yerlere dalıyorsun bazen. Bunu ilk 2 hafta önce reklam projesi üzerinde çalışırken anladım. Ben sana onca şey söyledim ama sen hiç birine doğru düzgün cevap bile vermedin. Sonra hiç konuşmadın benimle baban geldikten sonra. Dedim heralde kafasını biraz dinlesin o bana anlatır. 3 hafta geçti Ayaz baban geleli. Sen bana hala hiç bir şey anlatmadın. Aslına bakarsan alındım biraz. İnsan sözlüsüne neden hayatında ki önemli bir gelişmeyi anlatmadı diye. Ama sonra anladım Ayaz bana neden anlatmadığını. Kaçıyorsun Ayaz. Sen kendinden kaçıyorsun. O zamanlar küçücük bir çocuktun. Şimdi kocaman bir adam oldun. Ve sen aşkım bu kadar büyük bir yük altında kalmaktan korkuyorsun. Bana anlatsan belki yükünü hafifletirim. Bana şimdi burada anlatmak ister misin canım ?"dedi Hazal'ım anne şefkatiyle bana yaklaşarak. 

Kafamı salladım. Derin bir nefes alıp verdikten sonra kurumuş boğazımı temizledim. Gözlerimi denizin en mavisi gözlerine sabitledim. Hazal'ımın ellerini biraz daha sıkı tuttuktan sonra rüzgardan   kurumuş dudaklarımı araladım.

"İlk önce beni böylesine güzel sevdiğin için ne kadar teşekkür etsem az . Ama ben genede teşekkür edeceğim. Çok teşekkür ederim güzelim. Konumuza gelecek olursak eğer. Daha kendime bile anlatamadığım bir şeyi sana anlatmaya çalışacağım.  Haftalardır nasılım inan bende bilmiyorum. Aslına bakarsan güçlü görünmekten yoruldum. Annem ve Biray anlamasın diye yüzümde kocaman bir gülümseme var daima. Nasıl desem? Nasıl anlatsam Hazal'ım? İçimde küçük bir çocuk sürekli ağlıyor ve susmayan bağırmaları. Çığlıkları hiç dinmiyor. Sussun istiyorum ama olmuyor. Bastıramıyorum çığlıklarını içimdeki çocuğun. Biliyor musun Hazal'ım? Benim bir babam varmış. Önceden rüzgar essin de o hatırladığım kokusu burnuma gelsin diye kendi kendime söylenirdim. Ama bak şimdi babamın kokusu değil kendisi geldi. Hemde baya yakışıklı. Böyle gülüşü çok güzel. Galiba ben babama çekmişim ondan böyle yakışıklıyım. Neyse sen bakma benim böyle dediğime. Asıl ruhuma gelecek olursak o hiç iyi değil. Ben babama sımsıkı sarılmak istiyorum Hazal'ım. Ama olmuyor içimde bir şey hayır yapma diyor. Ben de geri çekiliyorum. Çok özledim onu. Şu yaşımda bile onunla oyunlar oynamak istiyorum. Şakalar yapmak, gece gizlice arabasını kaçırmak , onunla arkadaş gibi olmak, ne bileyim bir çocuğun babasıyla yapmak istediği her şeyi yapmak istiyorum. Ben galiba çocukluğu elinden alınmış bir çocuğun çocukluğunu yaşamasını istiyorum. Evdekilere çaktırmamak o kadar zor ki . Bazen nefes alamaz hale geliyorum. Babama sarılmak istiyorum Hazal'ım. Belki bu ilk ve son sarılışımdır. Babamın ölüyorum dediği an sanki ben öldüm sadece toprağın altında değildim. Bulmuşken kaybediyorum . Bu canımı çok yakıyor Hazal'ım. Ama yavaş yavaş sindiriyorum her şeyi. Böyle yapmak zorundayım çünkü . Şu hayatta öğrendiğim tek şey var Hazal'ım. Acının seni öldürmesini izin verme! Bende öyle yapmaya çalışıyorum . Her ne kadar yapabiliyorsam. Neyse... İşte böyle güzelim bende durumlar.  Ama biliyor musun  Hazal'ım? Senin gülüşün bir anlığına da olsa bütün yıkılmışlığımı yok ediyor. Teşekkür ederim güzelim. İçim şuan tüy gibi hafifledi."dedim yanağıma bir damla yaş düşmüşken.

Hazal söylediklerim bittikten sonra bir şey demeden kollarını sımsıkı bana sardı. Ben şu an bu tarifsiz mutluluğu size nasıl anlatayım? Sadece yaşanılası...

~~~~~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin