on altı

1.1K 186 633
                                    







déjà vu. "ne zaman akıllanacaksın?" macellan pamuğu elijah'ın yaralı kaşına bastırdığında elijah acıyla gözlerini kapatmıştı. "emirlere uymak ne kadar zor olabilir ki? yapman gereken tek şey koğuşta durmaktı."

sessizce ellerini yatağa bastırmış, macellan'ın kanı silmesini beklerken generalden dayak yediğini ron'un bilmemesi için yehova'ya dua ediyordu. "üstelik aaron'un odasında uyumak için." dedi macellan gülerek. "hazretlerine koğuşu beğendiremedik mi? şımarık." son kelimeyi tıslar gibi söylemişti.

aslında macellan'ın öfkesi yersiz değildi. bu, generalden alabileceği en iyi tepkiydi. yedinci mangadan sağ çıkmanın verdiği ayrıcalık olmasa karşısında çok daha büyük cezalar olurdu. elijah'ın onu algılaması gerekiyordu, burada kimse çocuk oynatmıyordu. kimsenin gece yarısı gizli gizli subay odasına gitme hakkı yoktu.

"lütfen," dedi elijah kısık bir sesle. "...ron'a söyleme."

"ne?" pamuğu çekti ve gözlerini irice açtı. "söyleme mi? sen gerçekten yaptıklarının farkında değilsin galiba. aaron'un uyarı almadığını mı düşünüyorsun?"

"biliyorum," görmüştü. "...biliyorum." yalnızca, dayak yediğini bilsin istemiyordu.

macellan da bunu anlayacak kadar akıllıydı. "gururuna mı dokunuyor?" dedi sinirle gülerek. olayın gururla alakası yoktu ancak elijah bunu macellan'a açıklamak istemedi. "kendi gururundan önce aaron'un başını nasıl belaya soktuğunu düşün. en son kaç yıl önce uyarı aldı, biliyor musun? nereden bileceksin ki," pamuğu sertçe elijah'ın alnına bastırdığında elijah tekrar gözlerini kırpmıştı. "...kusura bakma, kanın çıkması için bastırmam gerekiyor. gerçi, sen bunları hesap ederek gitmişsindir aaron'un yanına, haksız mıyım?"

elijah tepki vermedi. zaten birkaç dakika azarlayacak, sonra kızacaktı. macellan'ın bunları sinirle söylediğini biliyordu. üstelik ron'un başını nasıl belaya soktuğunu da macellan'ın tahmin edemeyeceği kadar düşünüyordu ancak gerçekten de açıklama yapmak istemiyordu, buna gücü yoktu.

"bu gece ne yazık ki aaron'un odasına gidemezsin," gülüşünü tutamadı. "...ama istersen senin için sıcak bir küvet hazırlayabiliriz. güzelce süt banyonu yapar, bornozunla yatağa uzanıp kuş tüyü yastığına iki kez vurur, başının altına sıkıştırırsın. birkaç kokteyl hazırlarız belki senin için?"

gözlerini kaçırdı. "güzel olurdu aslında." macellan pamuğu sertçe bastırdığında elijah yüzünü buruşturdu.

"şu yaranı temizledikten sonra siktirip gideceğim," dedi boğuk bir sesle. "...ve bir daha sana ağrı kesici bile vermeyeceğim."

göz bebeklerini yere indirdi. "özür dilerim." macellan ne kadar kızarsa kızsın elijah onu ciddiye alamıyordu.

"cıvık," diye devam ettiğinde elijah gurursuzca gülmek istemişti. gerçekten macellan sinirliyken komik oluyordu. "...yürüyen bok, ampul üstündeki sinek, çürük elma..." kendi kendine sövmeye devam ederken elijah alt dudağını ısırmıştı.

pamuğu onun teninden tamamen ayırıp elijah'ın yüzüne uzaktan baktı. "çok çirkinsin." diye dalga geçti.

"teşekkür ederim..."

"çirkin," biraz bile çirkin değildi. "...çirkinsin."

gözleri açık koğuş kapısından içeri giren bedene döndüğünde yüzü zafer dolu bir gülüşle doldu. "al," dedi çenesiyle kapıyı gösterirken. "...psikolojik dayağa hazır mısın?"

"ne?" diyerek geriye döndüğünde yutkunmuştu. ron'u beklemiyordu.

"neden," ron'un, onların yanına yaklaştığında konuştuğu ilk kelime bu olmuştu. "...bana hiçbir şey söylenmiyor?"

kangrenWhere stories live. Discover now