34.BÖLÜM ~ANI YAŞA~

En başından başla
                                    

Kaç saattir baba ve kızına bakıyorum inanın bende bilmiyorum. Öyle güzeller ki gözlerimi alamıyorum onlardan. Nedensiz yere huzur veriyor bu görüntü bana. Hayaller kurduruyor. Ne kadar uzun süre öylece baktıysam küçük kızın babası kızının eline kumda ki oyuncak küreği verip bana doğru geliyordu.

Eliyle oturduğum banka oturabilir miyim diye işaret vermişti. "Tabi ki buyrun."dedim sakin bir ses tonuyla. Küçük kızın babası tebessüm edip yanıma oturdu. Hafif bir şekilde bana doğru döndü. "Uzun süre baktığınızı görünce gelmek istedim. Bakışlarınızda sanki hüzün vardı."dedi küçük kızın babası tok bir sesle.

Bakışlarımı yerden aldım. Bende yüzümü hafifçe adama doğru  çevirdim. "Eğer sizi rahatsız ettiysem kusura bakmayın. Ben sadece böyle güzel bir manzarayı izlemek istedim."dedim hüzün dolu bir sesle. Adam tebessüm etti.

"Biliyor musunuz? Bu manzarayı özleyeceğim." dedi adam gözleri dolmaya başlamış bir halde. Kaşlarımı havaya kaldırdım. Açıkçası şaşırmıştım. Bir insan yanında daima olacak kişiyi neden özler ki. Adam gözlerini kızına çevirdi. Ben söze girmeden sözlerine devam etti.

"Şimdi soracaksın kızın yanında ve sen özleyeceğim diyorsun. Böyle düşünmekte haklısınız. İnanın bundan 3 yıl önce bana aşık olacaksın ve o aşkından bir kızın olacak deseler inanmazdım. Hele baba olmak. Bana göre hiç değildi. Fakat şuanı  görüyorum da umut daima var ölmeyecek olanlar için."dedi adam yutkunarak. Gözünden bir damla yaş yanağına düştü.

Ölmeyecek olanlar için mi ? Nasıl yani  anlamamıştım. Merakımı gidermek için gözlerimi adamın gözlerine sabitledim. "Kusura bakmazsanız eğer neden ölmeyecek olanlar için dediniz."dedim meraklı bakışlarımı adamın üstünde  tutarak.

Adam gözlerini yere sabitledi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra dudaklarını araladı. "Ölen bir adam için umuda gerek yok. Çünkü zaten öleceksin. Bunu biliyorsun ve bu acıyla yaşamak zorundasın. Biliyor musunuz ? Bundan 1 yıl önceydi. Bana karaciğer yetmezliği tanısı konalı. Karaciğer nakli olmalıymışım fakat nakil bile olamıyorum. Neredeyse tanı konulmasından bu yana tedavi görüyorum nakil listesi içindeyim. Tedavilere cevap vermediği için karaciğerim karaciğer nakli olmam gerek. Peki benim şansım % kaç dersiniz? Tabi ki de sıfır. Kocaman bir sıfır. Doktorumun deyişine göre artık nakil olsam bile çare yokmuş derdime. Ölmek üzereymişim. Vücudum kaldıramazmış. Kızımla,  ailemle kaliteli zaman geçirmeliymişim. Ölümüm çok yakın yani. Nerden baksanız doktorumla konuştuğumdan bu yana 3 ay geçti. Hissediyorum son zamanlarımdayım. Ve ben kızımı ve aşık olduğum kadını bırakmak istemiyorum. Ben istemiyorum ama hayat beni onlardan almak için elinden geleni yapıyor. Yapacak da... Sana bir tavsiyem olsun. Benim şu süreçte öğrendiğim tek şey ; kimse için üzülme. Hayatını yaşa. Anın tadını çıkar . Kimseye küs gitme şu hayattan. Hayatını dolu dolu sevdiklerinle yaşa. Şu hayatta kimseye kin tutmaya değmez. Ölüm var.  Ve sana ölen bir adamın  sözleriyle cevap veriyorum.  Ölen bir adam için üç saniye bile o kadar önemli ki. Göz açıp kapayıncaya kadar her şey. Bir bakmışsın bir varsın bir  yoksun. Ben en çok kızıma üzülüyorum. Onu yalnız bırakacağım için fakat biliyorum ona annesi , aşık olduğum kadın çok iyi bakacak. Büyüdüğünde izleyebilsin diye hastalığımı öğrendiğimden beri kısa kısa videolar çekiyorum kızıma. Fotoğraflar çekiyorum. Onunla her anımı dolu dolu yaşamaya çalışıyorum. Sözü fazla uzattım farkındayım ama son olarak unutma ki ölüm var. Her ne yaşandıysa yaşansın. Eğer karşındaki senden af dileniyorsa ona bir şans ver. Belki son şanssıdır. Bilmiyorsundur."dedi kurumuş boğazını hafif bir öksürükle temizledi. Bana bir bakış attıktan sonra tebessüm ederek kızının yanına geri gitti adam.

Bana bir cevap hakkı bile vermeden gitmişti adam. Aslında gitmekte haklıydı. Saniyelerini bile kızıyla vakit geçirmek için sayan adama benim cevabımı duyarak vakit geçirmek kızıyla  vakit geçireceği zamanından çalardı.

Adamın bu konuşması bende uzun süreli bir suskunluk yarattı. Adamın bu konuşmasından sonra Biray'ım ve babası geldi aklıma. Zamanında beni ne kadar da çok yıpratmışta olsa o Biray'ımın babası. Biray'ın her ne kadar seni unuttum baba dese de hala unutmadığını , unutamadığını biliyorum.

Hem nasıl unutabilir ki. Hatırlıyorum da 18 yaşında liseye giderken babasını bana anlattığı ilk zamanları. O acıyı,  o kederi , o hüznü hala hissediyordum kalbimde. Gözlerinde onca acı vardı. Fakat baba derken dudağının küçük ,  küçücük bir kenarı kıvrılıyordu her baba deyişinde. O an o kadar çok yerin dibine girmek istedim ki anlatamam. Bu düşünceleri düşünürken bile tekrardan kendimden nefret ediyordum. Nasıl yapabildim diye.

Hayat işte yapmak istemezsin. Ama yapmak zorunda kalırsın acı verici olsa bile.

~~~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin