Bölüm 13: İsim

2.2K 162 52
                                    

"Nasıl hatırlamazsın ya?" dedi İzzy. Endişesi iyice korkuya dönüşmeye başlamıştı. Babası için korkuyordu artık. Durumu iyice garipleşiyordu.

"Bilmiyorum, kızım. Hatırlamıyorum işte. Dediğim gibi, Silvio aradı ve arama bitince bir anda burada buldum kendimi. Tıpkı rüya gibiydi."

"Tabi gerçek olanından." dedi Silvio. "Efendim, bu iş iyice garipleşiyor. Bana kalırsa polisi aramalıyız."

"Neyle suçlayacağız? Hafıza silme yüzünden mi? Kanıtın var mı?"

"Belki de sahte programcılıktan?"

"Bunu Amerikan Hükümeti'nin sayfasından veri çalan biri mi söylüyor? Bak evlat, daha neler olduğunu bilmiyoruz. Yapabileceğimiz doğru düzgün bir suçlama yok. Önce neler olduğunu öğrenelim, sonra konuşuruz neler yapacağımızı. Belki de durum düşündüğümüz kadar karmaşık değildir. Belki de yakın hafıza sorunum başlamıştır ha? 51 yaşında birine göre gayet normal bir durum bu."

"Çok da değil." dedi Silvio kaşlarını düşünürcesine çatarak. O sırada İzzy konuştu.

"Baba, lütfen uğraşma. Hayatımıza normal bir şekilde devam edelim. Lütfen."

Arnott ellerini kızının omuzlarına koydu.

"Bak canım, neler olduğunu öğrenmek zorundayım. Öğrendikten sonra söz veriyorum uğraşmayacağım."

"Ne yalan söyleyeyim ben de merak etmiyor değilim." dedi Silvio. Tabi bu hareketi yüzünden İzzy'den kötü bir bakış yedi. Sonra tekrar babasına döndü.

"Pekala, ama sözünü tutacaksın. Bir daha uğraşmayacaksın."

Arnott gülümsedi.

"Hiç şüphen olmasın, canım."

İzzy de zoraki şekilde gülümsedi. O sırada da Silvio araya girdi.

"Pekala, önce sahte üyelerden oluşan virüslü bir site bulduk, sonra gerçek sandığımız sahte bir üye İsabella ile sohbet etti. Sonra bay Kowalski toplantının yarısını unuttu. Evet, pek bir şeyler çıkarılabilecek kapasitede değil. Sahi, sayınca aklıma geldi. Aldis yoksa İzzy kimle konuştu?"

"Evet, az önce aynı soruyu ben sana sormuştum." dedi Arnott sıkkınlıkla.

"Aa, doğru. İsabella? Sen ne düşünüyorsun?"

İzzy bir süre boş boş halıya baktı. Sonra başını kaldırıp konuşmaya başladı.

"Adının Aldis olmaması bir şeyi değiştirir mi? Ne de olsa ben biriyle konuştum ve o da o toplulukta. Bu onun var olmadığı anlamına gelmez." Morali bozulmuştu anlaşılan.

Arnott şefkat ve anlayışla gülümsedi. İzzy için artçı bir şok olmuştu bu adeta. Neredeyse bir şeyler hissetmeye başlayacakken Aldis hakkında çok kötü şeyler öğrenmişti.

"Bak kızım, neler hissettiğini anlıyorum. Kimse sana o çocuğun var olmadığını söylemedi. Sadece ismi sahte. Olan bu."

İzzy sessiz kaldı.

Uzun süren bir sessizlikten sonra Silvio ayağa kalktı.

"Ben artık gideyim efendim. Siz de biraz kafa dinlersiniz."

Arnott durdurdu.

"Olmaz öyle. Bugün yemeği bizde ye. Hem sohbet edersek kafamız daha çabuk dağılır. Artı olarak da sana teşekkür etmiş oluruz."

"Kesinlikle." diye hak verdi İzzy. Eliyle saçlarını arkaya attı. O sırada Arnott çaktırmadan gözünü de sildiğini fark etti. İzzy daha önce de hassas olmuştu bu gibi konularda. Bir keresinde James diye bir çocukla çıkmıştı ve ayrıldıklarında bir hafta boyunca bitap halde dolaşmıştı. Arnott bunun bir daha olmasını istemiyordu.

ÖRGÜTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin