12. Bölüm {Aitlik Ve Adalet}

93 10 63
                                    

Merhabalar!

Görüşmeyeli nasılsınız? Ben iyi gibiyim bu bölümü fazla geciktirmezsem çok daha iyi olacağım.

Bu bölüm biraz daha eğlenceli bir şeyler yazmak istiyorum bakalım yapabilecek miyim:) (Galip sever okuyucularıma müjde, bu bölüm de Galipciğimle Selçukcuğumu yan yana görebiliriz.)

Neyse fazla uzatmadan bölüme geçelim. İyi okumalar!

🍁🍁🍁

"Fatih, yeter. Anladık Afife güzel ve zeki bir kadın." Vural, bir saattir babasına yeni avukatı anlatarak onu ikna etmeye çalışan Fatih'e bıkkınca nefes verdi. Gece gece Fatih'i dinlemesi biraz can sıkıcıydı Vural için. Selçuk onun aksine daha rahattı çünkü kimseyi ikna etme gibi bir çabası yoktu. Babası ve amcası kabul etse de etmese de bundan sonraki davaları Afife'yle yürütecekti.

"Sen bir sus! Ben babamla konuşuyorum."

"Sana maruz kalacak ne yaptım onu sorguluyorum." diyerek gözlerini devirdi Vural.

"Sen bana kurban ol! Hah!"

"Aman yeter tamam! Didişmeyin çocuk gibi kafam kaldırmıyor bu yaştan sonra." diye savuşturdu onları Yusuf Bey. Selçuk geldiğinden beri sessizce oturuyor Vural ve Yusuf Bey gibi Fatih'i dinliyordu.

"Didişmiyorduk ki." diye mırıldandı Fatih küçük bir çocuk gibi.

"Hem siz beni niye ikna etmeye çalışıyorsunuz. Siz benim işime karışmayın ben de sizin işinize karışmayayım." önündkei kahve fincanına uzandı ve kahvesinden bir yudum aldı.

"Güzel! Gördün mü Vural?! İkna ettim. Demekki boş konuşmuyormuşum. İşe yarıyormuş bak!" Vural alnını kaşıyarak başını iki yana salladı ve nefes verdi.

"Babamın sizle bir derdi yok ki. Siz amcamı sağlama alın önce. Hem o avukatın sen oraya gitmeden önce amcamla anlaşmadığından neden bu kadar eminsiniz?" diyerek önce Selçuk'a ardından Fatih'e baktı Vural.

"Sen nereden biliyorsun o olayı?" dedi Selçuk kaşlarını çatarak. Fatih elini kaldırdı ve ağzındaki kurabiyeyle boğuk bir şekilde konuşmaya başladı.

"Ben söyledim!"

Selçuk, Fatih'e bakıp başını iki yana salladıktan sonra tekrar Vural'a döndü.

"Emin değiliz."

"Ben eminim!" bu sefer Vural'ın ve Selçuk'un sert bakışları aynı anda kendine dönünce susarak omuz silkti.

"Emin değiliz. Belki de benden önce babama söz verdi. Ama denemeden bilemeyiz. Ben yolumda pürüz istemiyorum Vural. Ferhat Sergen'i hiç istemiyorum. Şirketin avukatı, ailemizin avukatı diyerek senelerce iş yaptığı adamı da biliyoruz." salonda bir sessizlik oldu. Amcası mırın kırın edince Selçuk bu sefer ona döndü.

"N'oldu amca? Yalan mı söylüyorum?"

"Yalan değil de... Yapma Selçuk! Babanla boy ölçüşemezsin." sakallarını sıvazlayarak bacak bacak üstüne attı. Selçuk'a üzülüyordu. Abisiyle aralarındaki bu boşluğa, Selçuk'un sırf hırs uğruna harcanan çocuk olmasına üzülüyordu. Ama abisi sanılandan fazlasıydı.

"Ben daha fazla rahatsızlık vermeyeyim." diyerek ayağa kalktı Selçuk.

"Selçuk! Neden inat ediyorsun ki? Yine tıkar seni o dört duvar arasına! Yapmadığı şey mi oğlum?" alayla güldü ama kısa sürdü.

~AFİFE~Where stories live. Discover now