DECADENCE

2K 149 39
                                    

Acı çekiyorum...Farklı bir acı bu.Vücudunuzdaki bir kesik yarasına ya da düştüğünüzde oluşan yaraya benzemez.Yüreğimin kesintisi bu.Kanıyor kanıyor kanıyor...
Çok defa kanadı ve devam ediyor.Bununla başa çıkamıyorum.
Korkuyorum,güçsüz düşüp sararıyorum.

Hayat benden bütün ruhumu emiyor tek seferde de değil yavaş yavaş.Canımı acıta acıta.Sanki hiçbir nedeni yok gibi ama o kadar da nedeni içinde bulunduran bir acı bu içimdeki.

Anlatamıyorum kimseye.Herkes yabancı bu evde bana.Belki de bu yüzden çok ağlıyorumdur.İçimdekileri böyle dışarı akıtıyorumdur.Ama bu yetmiyor bana biliyorum çok bencilim aynı zamanda korkak.Annesini bile ölmekten kurtaramayan bir korkak belki de cani.

Kırılıyorum.Dışardan belki sesi duyulmuyor ama çok fena bir ses var içimde.Benim kırılışımın sesi.Aynı yere düşürdüğüm parfüm gibi.

Çok yoruldum,bu evde her gün sahte gülümsemekten mutlu gibi davranmaktan yoruldum.

İşin tuhaf yanı da bu.Çok iyi rol yapabilmem.Unutuyorum kim olduğumu.Kimim ki ben zaten?

Hiç bilemedim ki zaten.Sessizce fısıldıyorum içimdekileri,sessizce çığlık atıyorum.Ne duyulduğum oluyor ya göründüğüm.Annem bile bu içimdeki sessiz çığlıkları duyamamışken kim duyordı ki zaten.Zaten duysa kaçardı benimle.O ev mezarı olacağını bilmeyip kaldı orada.Cellatının çok sevdiği üvey baba olduğunu bilmeden.Pardon çok sevdiği kocası (!) olduğunu bilmeden.

•●•●

Elimdeki parfüm şişesi yere düşerken tiz bir ses çıktı ortaya.Korkmuş bakışlarımı açılan kapıya doğru çevirdim.Kapıdaki beni sabah kahvaltıya çağıran kız hizmetli "Ben Jungkook beyin telefonunu." elini ensesine götürüp biraz duraksadı.Ne yapacağını bilemez haldeydi.Hak veriyorum ben de şuan ne yapacağımı bilmiyordum.Sonra tek nefeste devam etti.

"Jungkook beyin telefonunu yani telefonu unutmuş da almaya gelmiştim." Neden açıklamaya çalışıyordu ki? Asıl ben açıklamalıydım bu durumumu.

Hemen yere düşen parçaları toplamaya başladım.Titreyen ellerimle kırık parçaları alıp kenara koyamadan elimden düşürüveriyordum.Dedim ya ne yaptığımı bilmiyordum.Aynı yüreğim gibi kırık parçaları toplarken elimin birden cama batmasıyla akışkan sıvı ellerimden yere damladı.

Kapıdaki kızın hemen telefonu alıp çıkacağını zannetmiştim ama hipnoz olmuş gibi beni izliyordu.Yere düşen kan damlalarını görünce yanıma adımlayıp kendisinin temizleyeceğini söyledi.

Gözlerimden süzülen yorgun ve arsız gözyaşlarımın görmesini izin vermeyip başımı hemen başka tarafa doğru çevirdim.Benim yanımda yere çömelip "Yaranıza bakmama izin verin."

Yerden ayaklanıp nerden bulduğunu bilmediğim bir peçeteyi elime doğru götürüp benim peçeteyi almamı bekledi.

Ama ben yaramın derdinde bile değildim.Ben bu durumumun açıklamasını nasıl yapıcaktım?
Eğer bana evleneceğim kişinin kardeşinin odasında parfümünü neden kokladığımı sorarlarsa ne diyecektim onlara?

Yüreğim bunu yapmamı söyledi ve ben de yaptım mı diyecektim? Hiç sanmıyorum.

Peçeteyi almadığımı görünce kendisi bu sefer yarama bastırdı.Yaramı incelerken "İçinde kalmış olabilir." dedi.

OBSCUREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin