SCARE

4K 269 58
                                    


Sıkılmış bir ifadeyle yüzüme bakarak
"Kalk hadi,senin için para ödedim lan ben." dedi.

Terbiyeden yoksun bir insandı anlaşılan. Anne babasına çok acıdım, bunun yüzünden neler çekmişlerdi kim bilir..

"Para vermen beni ilgilendirmez, gitmiyorum dediysem-"dediğim anda sözümü kesip tişörtümün içinden ellerini sırtıma koyarak beni kaldırdı.

Ellerinin soğukluğuyla irkilmiştim.Beni bir haraket ile kucağına alıp arabasına doğru yol aldı.

Onun göğsüne vurarak ittirmeye çalıştım ama nafile, kas yığınıydı şerefsiz.Hatta ona vurduğum için benim ellerim acımıştı.

Son model arabasının kapısını açıp arka koltuğa beni fırlattı. Kaçmaya çalışırken hemen kapının kilidini kapatmıştı. Arabanın içinde son nefesime kadar bağırmaya başladım. Korkudan bir yandan da göz yaşlarımı akıtıyordum.

Ben ağladıkça o daha da sinirleniyor gibiydi. Hemen torpido gözünden kumaş alıp ellerimi ve ayaklarımı bağladı.Ağrıyan bileğimi bağlarken sıktırınca büyük bir inilti koptu ağzımdan.

"Eve kadar sabretmen lazım, yoksa araba da mı olmalıyım seninle?" demişti.Korkuyla başımı hayır anlamında salladım.

O arabayı sürerken ben de sessizce ağlıyordum.Ani bir frenle başımı cama çarpttım.

Benim olduğum tarafa dönüp "Sakar şey." diyerek önüne döndü. Arabayı çok hızlı kullanıyordu."Y-yavaşlar mısın?" dememle sırıtıp daha da hızlı sürmeye başladı.

Kaza atlatmadığımıza şaşırıp arabadan onun zoruyla indim. Karşımdaki ev ormanlarla çevrili, iki katlı siyahtan başka renk göremeyeceğim bir evdi.

Ne kadar da sıkıcı diye geçirdim içimden. Ayağımdaki bağlanan kumaşı unutup adım attığımda yere düştüm. Burkulan ayağım beni fazla fazla zorlamıştı.

"Daha yürümeyi bile beceremiyorsun." dedi sırıtarak.

Duyduğum şeyle nefesim kesilecekti, benimle ne yapmayı planlıyordu ki bu?

Çok çok döver diye düşünmüştüm. Bacaklarıma ve belime elini koyup kaldırdı bedenimi.

Tek eliyle tutup kapının kilidini çevirdi. Ardından beni koltuğa fırlatıp kitlemek için kapıya yöneldi. Büyük bir korku ile onu izliyordum. Geri döndüğünde cebindeki çakıyı çıkartıp karşıma geçti o an aha şimdi bittin Jimin diye geçirdim içimden

Önümde eğilip bileğimdeki kumaşı kesmeye başladı. Sıra ellerime geçince refleks olarak kendimi geriye çekmiştim, bana anlamsız bir ifade ile bakıp önüme biraz daha eğildi, elimdeki kumaşı keser kesmez onu göğüsünden kuvvetli bir şekilde ittim ama bu onda en ufak bir tepki hissettirmemişe benziyordu.

Arkasına dönüp şömineyi yakmak için odun toplamaya gitti. Dışarda köpek sesleri, yırtıcı kuş sesleri adeta beyimde halay çekiyorlardı.

Umursamamaya çalışarak,aralık bir kapı görmemle yerimden doğruldum.

Anlaşılan kapıyı açık unutmuştu zekiye. Burkulan ayağımı umursamadan var gücümle dışarıya koşmaya başladım.

Etrafı derin nefes seslerim dolduruyordu.Onu buralarda görememiştim anlaşılan evin arka tarafındaydı.Ara sıra arkama bakıp koşmaya devam ettim.

Sert bir şeye çarpmamla birden duraksadım.Neydi bu oduna mı çarpmıştım? Önüme döndüğümde cidden de karşımda bir odun olduğunu gördüm.Sıkılmış bir ifadeyle yüzüme bakıp "Ben misafirlerimi kolay kolay bırakmam." dedi piç bir ifade ile.

"Yolun sonuydu bu Jimin,oğlum kendine gel yer bu seni." diye fısıldadım içimden.çaresizlik içinde dizlerimin üstüne çöküp olacakları bekledim uzun bir süre öylece önümde durdu yere eğdiğim kafamı kaldırmıştım ki bana garipser bir ifade ile bakıyordu.

"Ne yapıyorsun sen?"dedi boğazını sıkan kravatını gevşetirken ellerimi tişörtümün uç kısımlarına uzatıp yavaşca üzerimden sıyırdım.

Yumduğum gözlerimi araladığımda garipser bir ifade ile bana bakıyordu. "Seni burada dövmeyeceğim ne diye önümde böyle duruyorsun?"

Bir takım insan sesleri duyunca tişörtümü alıp kalkmaya çalıştım ama Jungkook izin vermiyordu. 

Kısık sesimle "J-jungkook." demeye çalıştım.Bana sadece "hmm.." diye sesler çıkardı.

Sesler daha da yakınlaşınca onu göğüsünden bir kez daha ittim sonunda kafasını kaldırıp seslerin olduğu tarafa baktı.Ağzından "Siktir." kelimesi çıkmıştı. Bize bir ışık tutulunca Jungkook birden yerdeki tişörtünü giyip, çıplak gövdemi kollarıyla sarmıştı. Adamlar şaşırmış bir ifade ile oradan uzaklaştıklarında utanç seviyem tavan yapmıştı.kızarmış yüzümü elimle kapatıp öylece kalakalmıştım elimin ardındaki gülüşü merak ediyordum doğrusu

Eve doğru yavaşça ilerlerken sonunda eve vardık.Beni bulunduğum koltuğa tekrardan fırlatıp kendine mutfaktan içki almaya gitti.

Arkamda hissettiğim varlık ile gerilemiştim dirseklerini koltuğa yaslamış beni izliyordu.

Birden "Büyüyünce geçer." demesiyle kızgın kaşlarımla ona bakıp "Yeterince büyüdüğümü düşünüyorum." diyerek karşılık verdim.

Uzun bir aradan sonra dudaklarını aralayıp "Çok güzelsin." demişti.
Duyduğum şeyle şok olmuştum, hiçbir iltifat kulağa bu kadar güzel gelemezdi...

Bakışları gözümden dudaklarıma kaydığında hafif öksürerek "Bana bir şey,..hmm" üstüm hala çıplaktı ve üşümeye başlamıştım. Ve mankafa hala anlamamıştı.

Böyle duramazdım tabi ki de,hem içerisi soğuktu. Odun getirmek için dışarıya çıkmıştı..

Kafamdaki düşünceleri silip gözlerine bakındım. "Üşüyorum ben." Yüzündeki ifade yavaşça yumuşamaya başlamıştı. İçini yüzüyle okuyabiliyordum resmen.

Kararsızlık içinde Sigarasına uzanıp pencereye doğru ilerledi.

"Hadi yukarıya çıkalım."

"N-neden?"

"Bilmem."

OBSCUREWhere stories live. Discover now