PROMİSE

3.7K 230 20
                                    

Gözlerimi yavaça araladım.Yattığım yerden doğrulmaya çalışırken bir elin beni engellemesiyle çatılmış kaşlarımla ona doğru baktım.

"Kalkma, sadece yat yorgun görünüyorsun." ağrıyan başımı ovalayarak yatağa geri yattım.

Dediğini yapmak istemezdim ama inat edecek kadar da inanın hâlim yoktu. Öksürerek kurumuş boğazıma daha da fazla acı verdim.

Dudağıma götürülen suyu ağzımı açmama izin vermeden içirdi.Suyu içmemle yüzümü buruşturdum.

İçine hap koyup içirmişti, haklıydı hapı öyle verse asla içmezdim.  Ama dur bir dakika o bunu nerden biliyordu?

İçimden çok tuhaf diyerek ona baktım.

Gözlerini üzerimden çekip donmuş ifadesini düzeltti. Yorgun gözüküyordu. Onu yoran ve yıpratan bir şeyler vardı belki de..

"Ne bakıyorsun? Senin kılına dahi dokunmamışken beni bakışlarınla yedin."

Dediği şeyler ağızımı araladım ama bir ses çıkmamıştı. Kaşlarımı aniden çatıp kollarımı birbirine bağladım. "Yok öyle bir şey."

"Öyle mi?"

"Hem üzerime para verip eve getiriyorsun, hemde hiç bir şey yapmadan beni bırakacağını söylüyorsun. Benim sana para vermem gerekmez mi?"

Dediğim şeyle duraksayıp aniden cevap verdi. "ya seni beğenmediysem?"

Bağladığım kollarımı yavaşça açılırken elimi yüzüme götürdüm. Bu kadar kirlenmiş bedeni kim isterdi ki?

Haklısın.

Yüzündeki sırıtış aniden silinmişti. "Yani o kadar çirkin değilsin ama tipim de değilsin."

Sadece bunun için kırıldığımı sanıyordu çirkin ve ya güzel olmak umurumda değildi ve ya onun tipi olmak. Bunun için üzülmek şımarıklık olurdu benim için.

"Bana dünden beceriksiz ve ya küçük bir çocuk olduğumu söylüyorsun Jungkook. Ama kendinin farkında değilsin sen."

Dediğim şeyler beni bile şaşırtırken onun yüz ifadesini inceledim. Gözleri daha bir koyulaşmıştı. Bu sözlerim cidden onu tanıdığım için değil de öylesine demiştim..

Bunu biraz ciddiye alır gibi gözükse de tınlamamış bir ifade ile arkasını dönüp ilerledi. "Cidden seninle niye konuşuyorsam. Boş şeyler.."

Yarım saat boyunca yukarıdaki tavanı izleyip annemi düşünüyordum. Belki de suç bendeydi onu öylece tek başına bırakmamalıydım.

Pişmanlık iliklerime kadar işlerken ilk defa içimin bu kadar üşüdüğünü hissettim. Beni o evde korumayıp her gün olanlara göz yuman annemin kollarına ilk defa bu kadar ihtiyaç duymuştum.

Gözlerimi tekrar yumdum. Kesik kesik verdiğim nefesim soluduğum hava bedenimi yoruyordu. Yorgundum evet.

Gözümden akan sıcak yaşlar içimde var olan tek ısıymışcasına akıyordu.
"Neden herkes bu kadar kötü olmak zorunda!"

"Sen dedin insanlar kötüdür."

Kapının ardından beni izleyen buğulu bedene bakıp gözyaşlarımı sildim. Utanıyordum onun yanında daha fazla ağlamaya. Beni öylece izliyordu.

"Sende kötüsün Jungkook."

"Durmadan ağlıyorsun. Belki de seni sahibine vermenin zamanı geldi." Saatine bakarken yüzümdeki elimi yavaşça çekmiştim.

Doğru bundan sonrasını hiç düşünmemiştim kaçma girişimim de iyi sonuçlanmamıştı. Şu an tek tanrıdan yardım isteyebilirdim. Ama bunu uzun süre önce bırakmıştım zaten.

Ruhsuz gözlerle karşımdaki adama bakıp birde tuttuğu kapıdaki eline bakıyordum "Benim sahibim falan yok."

Odaya adımladığında kararan havayı inceleyip perdeyi indirmişti. Ardından lambaya yaklaşıp ayarını açtı. Bu odaya loş bir hava katıyordu. Sonra da gözleri ile buluştu gözlerim.

"Belki de o kadar çirkin değilsindir ha?"

"Ne demek istiyorsun yani?" Davranışları birden değişmişti. Hasta falan mıydı yoksa? Gerçekten psikolojik bir hasta.

"Daha önce eve gelen hiç kimse bu kadar direnmemişti diyorum." Dediği hiç bir şeyi anlamıyordum. Sadece yatmak için evine aldığı bir kaç kişiden biri olduğumu.

Yatağa doğru yaklaşıp yumuşaklığa oturduğunda yatağın bir kısmı kendi bölgesine doğru çökmüştü. Ayaklarımı kendime doğru çekip ellerimi dizlerime sardım.

Yine cebinden bir paket çıkarıyordu. İçinden bir dal alıp sağ elindeki çakmakla ucunu ateşe vermişti. İki parmağı arasındaki sigarayı dudaklarına götürüp içinde çekti geri üflediginde tüm duman odaya yayılmıştı. "İçmek ister misin?"

"N-ne"

"Sigara içmek ister misin" Elindeki yanan şeyi uzatmasıyla refelsk olarak elimi uzatmıştım. Yaptığım şeyi anladığımda kaldırdığım elimi geri indirip dudaklarımı dişlerimin arasına aldım.

Bakışları yavaş yavaş dudaklarıma kaymıştı elindeki sigaradan habersiz. Dumanı tekrar dudaklarının arasından yolladığında içine çekip tüm dumanı yüzüme üflemişti.

Affallamış suratım gün yüzüne çıkarken karşımdaki adamın sırıtışına bakıp fazlasıyla ısırdığım alt dudağımı serbest bırakıp elimi dudaklarıma götürdüm.





OBSCUREWhere stories live. Discover now