TRADE

4.4K 296 109
                                    

Derin nefesler eşliğinde uyandım.Çok fazla terlemiştim,bu terin sebebi ise rüyamda üvey babayı görmekti.Rüya değil de kabus demek daha doğru olurdu.Kabusumda beni yine kemerini çıkartıp çıplak vücuduma vuruyordu. İçimden "Bu acıların geçecek Jimin."diyerek kendimi teselli ettim.

Terli olan kıyafetlerimi değiştirip aşağıya indim.Beni dün evine alan adam kahvaltı hazırlıyordu,aklıma bir şey takıldı ona adını bile sormamıştım.Kendime kızarak yanına gidip yardım edilecek bir şey olup olmadığını sordum. Bana güler yüzle gerek olmadığını söyledi. Ardından "Bana Jong San diyebilirsin. Merak edeceğini düşündüm."

Bunları duymam ile utançtan kıpkırmızı oldum.Resmen adını bile bilmediğim bir adamın evinde kalıyordum.

İşi bitince karşıma oturup yemeğini yemeye başladı.Nedense benimle hiç konuşmuyordu onu bir şeyler rahatsız ediyordu. Oysa ki dün ne de cana yakın davranıyordu.

Rahatsızlık mı verdim acaba?Diye düşünmeden edemedim.Telefonunun çalması ile saçma düşüncelerden kurtulup gerçekliğe döndüm.

Telefonunu eline almış terasa doğru ilerledi,anlaşılan benim duymamı istemiyordu.

Geri döndüğünde yemeği bırakmış boş boş oturuyordum,iki üç lokma almıştım zaten. Bana bakıp "Biraz daha ye."dedi.

Başımı hayır anlamında salladım, midem bu kadarını alıyordu ne yapabilirdim ki?

Yemeği o hazırladığı için mutfağı benim temizlememi teklif ettim. Başını olumlu bir şekilde sallayıp çıkacağını söyledi. İşe gideceğini düşünüp mutfağı temizlemeye başladım.

Evdeki sesler kesilmişti.Gittiğini düşünüp sıkıldığım için evi incelemeye karar verdim,bana kızmazdı umarım.

Dün akşam telefonda konuştuğu oda geldi aklıma çalışma odası gibi duruyordu. Merakıma yenik düşüp oraya yöneldim.

Odaya kahve tonları hakimdi çalışma masasının altında küçük bir kasa vardı. Anlaşılan kilitliydi belki özel gibisinden dokunmaya tereddüt ettim.Derken ayağımın halıya takılması ile yere serildim.

Harika,burkulan ayağımın acısı daha da şiddetlenmişti.Ağzımdan küçük bir inilti koptu.Bozulan halıyı düzenlemek için doğrulurken yerde bir anahtar gördüm.Bu büyük ihtimalle kasanın anahtarıydı.Alıp almamak konusunda içimde bir dürtü oluştu.

Ama ona gerek kalmadı ki kasayı çoktan açmıştım.İçinde karışık belgelerle dolu dosyalar vardı.

Belgelere sanki çok anlarmışım gibi bakmaya başladım.İçinde insan bilgileri ve isimleri vardı.Kan grubundan tut adreslerine kadar her şey vardı.Ama sadece bir ismin yeri boştu. Umursamamaya çalışarak odadan çıktım.Bir kaç saat sonra dış kapıdan anahtar sesi geldi akşam sularıydı havadan anladığım kadarıyla. Onu kapıda karşıladım, gülümseyerek yanıma geldi.

Bana "Jimin senden bir şey isteyebilir miyim?"dedi.Ona "Tabi ki ne demek."dedim *bu Jimin de ne saf*

"Bu akşam çok önemli bir balo var,bütün zengin iş adamları orada olacak.Senden benimle gelmeni istiyorum." bunu duymamla gitmek istemedim ama gitmek zorunda olduğumu hissetmiştim.Bana o kadar iylik yapmıştı sonuçta.Kabul etmemek ayıp olurdu.Zorla da olsa başımı tamam anlamında salladım.

"Bak elimdekilere bunları senin için aldım,hadi yukarıya çıkıp giy seni burada bekliyorum." Utangaç tavırlarla elindeki poşetleri alıp odaya çıktım.

Bunlar da neydi böyle? Bunlar çok pahalıydı? Bu adamın amacı neydi? Kendime aynadan baktığımda farklı biri vardı sanki karşımda.Kapının çalınmasıyla o tarafa bakıp "Girebilirsin." dedim.

OBSCUREWhere stories live. Discover now