30.BÖLÜM ~KAHVE~

En başından başla
                                    

Ben önüme döndüğüm de yumuşak bir şeye kafamı çarptım. Gözlerimi açıp baktığımda ise Alex'in eli olduğunu farkettim. Bir adım geriye gittiğimde kafeterya kapısına az kalsın bodoslama dalacağımı farketmemle başımı yere eğmem bir oldu. Çok fazla utanmıştım. Başım yere eğik halde "Kusura bakma Alex görmedim. Ayrıca eline de teşekkür ederim. Netice de benim kafamı sert bir şekilde kapıya çarpmaktan kurtardı."dedim utanmışlıktan kıpkırmızı olmuş halimle.

"Sorun değil canım. Hadi biz içeri geçelim. Dert etme sen."dedi anlayış gösteren bir halde gülümseyerek. Başımı peki der gibi salladım. Alex kafeterya kapısını açarak beni içeriye davet etmişti. Kapıdan içeri kafeteryaya girdim. Güzel güneş gören pencere kenarı bir masaya geçtik ve oturduk.

Alex garsonu çağırırken telefonumun zil sesi kulaklarıma gelmişti. Yanımda ki sandalyenin üstünde ki çantamdan telefonumu çıkardım. Arayan kişiye baktığımda ise Tamay arıyordu. Telefonu daha fazla bekletmeden hemen açtım.

"Efendim canım."dedim onun aramışlığının vermiş olduğu neşeyle. "Ne yapıyorsun güzelim?dedi tok bir sesle. "Kafeteryadayım canım kahve içmeye geldim."dedim. Ben telefonla konuşurken Alex o sırada garsona kahvelerin siparişini veriyordu. Tamay Alex'in sesinin duymasıyla hırıltılı bir ses çıkardı. Nedense fazla sevmiyordu Alex'i.

"Güzelim senin yanında bir erkek mi var?"dedi ciddi ve sinirlenmeye başlamış bir halde. "Evet canım Alex'leyim kahve içelim dedi. Bende tamam gidelim dedim. Öyle yani."dedim şirinliğe yatan bir ses tonuyla. Tamay'ı kızdırmak çok hoşuma gidiyor. Şimdi yanımda olsa çatılmış kaşları , sinirden kasılmış çene kemikleri ve o siyahın kahvesi gözlerinin simsiyah halleri. Keşke şuan yanımda olsaydı tekrardan bir iç geçirdim.

"Güzelim , o zibidiyle senin ne işin var. Hadi kalk ordan hukuk bürosuna geri dön. Hem ben sana iş çıkışı daha güzel kahve yapan bir kahve dükkanına götürürüm. Yeter ki sen o Alex midir malex midir denen çocuğun yanından ayrıl." dedi hoşnut olmayan bir ses tonuyla.

"Tamay ne diyorsun ? Öyle şey mi olur? Tabi sen yeter ki iste ben çıkışta seninle de kahve içmeye gelirim. Fakat şuan Alex'le de kahve içeceğim. Bak kahvelerde geldi soğumasın. Seni seviyorum canım. Hadi ben kapatıyorum."dedim ardı ardına söylediğim sözcüklerin vermiş olduğu nefes kesikliğiyle.

"Neyse güzelim. Ben bunun hesabını sana daha sonra sorarım ki dua et benim de bir hastama bakmam gerek. Ayrıca bende seni seviyorum güzel gözlüm."dedi sakinleşmiş sesiyle. Birbirimize görüşürüz dedikten sonra telefonlarımızı kapattık.

Alex'e döndüğümde Alex gülerek beni izliyordu. Merakıma yenik düşüp "Neden gülüyorsunuz Alex Bey? Söyleyin biz de gülelim."dedim meraklı gözlerle. "Size gülüyorum."dedi hala tebessüm etmeye devam ederek. Büyük ihtimalle Tamay'la beni kastediyordu. Ama neden? Ben daha söze girmeden Alex sözlerine devam etti.

"Biliyor musun Biray? Seninle ilk tanıştığımız gün senden fazla hoşlanmıştım. Hatta o güzel mavinin vermiş olduğu yeşil gözlerin ve gülüşünü kim görse hoşlanırdı. Fakat sonra Tamay'la seni tatilde gördüğüm gün anladım. İyi ki sana hislerimi açıklamamışım dedim. Çünkü ikinizi gördüğümde ki o güzel bakışlar ve gülüşler bizde de olur muydu ? Bilemiyorum. Ruh ikizi gibisiniz. Fazla yakışıyorsunuz. Birbiriniz için yaratılmışsınız resmen baksana hem arkadaş hem en özel olan." dedi ve güzel bir gülümseme bahşetti bize Alex.

Fazla utanmıştım. Ama bu kadar açık sözlü  olması ve sonrasında hırs yapmak yerine bizi yakıştırması, fazla güzel bir davranış. "Bu güzel düşüncelerin ve açık sözlülüğün için teşekkür ederim Alex. Umarım sen de bir gün ruh eşini bulursun. Çünkü mutlu olmayı en az benim kadar sende hakediyorsun."dedim ve kahvelerimizi içmeye koyulduk.

Güzel bir sohbet ve kahveden sonra ne kadar ısrar etsem de Alex hesabı ödemişti. Neymiş o ısmarlayacakmış bir daha ki sefere ben ısmarlarmışım ona öyle dedi. Kafeteryadan çıkmıştık. Hukuk bürosuna neredeyse gelmiştik. Çantamdan telefonumu almak için yana doğru hafif döndüğümde tekrar o takım elbiseli adamı görmüştüm. Bu adam bizden ne istiyordu. Kafam fazla karışmıştı artık. Neyse dedim. Çantamdan telefonu çıkardım. Alex hala yanımdaydı ve bu güzel günü böyle mahvetmek istemiyordum açıkçası.

Alex'le birlikte hukuk bürosuna girince ikimizde odalarımıza dağılmıştık. Çantamı askılığa astım. Masama doğru ilerledim. Sandalyeme oturdum. Tam evrakların üzerine koyduğum kalemimi geri alacağımda , evrakların üstündeki küçük not dikkatimi çekti.

"Beni ne kadar umursamasan da artık kızım. Ben , senin ve sizin için çabalayacağım..."

Baban (N. İ.)...

~~~~~~~~~~~~~~

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...🌸

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin