XVII

881 104 112
                                    

⌀

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tanaka Shouta'nın bol hararetli sohbetini "Shouta?" diye seslenerek bozduğumda bakışları bana döndü. Beklemediğinden duraksamıştı ama sonra yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. "Alia? Bu ne sürpriz!"

Arkadaşlarına bir bakış atıp "Konuşabilir miyiz?" diye sordum. Bu söylediğimi de bekleniyormuş gibi az önceki şaşkınlığı katlanmış "Tabiki!" diyerek ayağa kalkmıştı. Ben önden o arkadan kantinden çıktığımızda biizmkilerden birine rastlamamak için dua ediyordum. Hiçbiri onunla beni görmekten hoşnut kalmazdı.

Kör nokta olarak nitelendirdiğim merdiven ve kantin arasındaki kolonlara geldiğimde durmuştum. Arkamı döndüğümde ellerini ceplerine koymuş beni izliyordu. "Sonunda bana hak verdin, değil--"

"Bu ne, Shouta?"

Sözünü kesen pantolonumun cebinden çıkarıp ona doğru gösterdiğim kırmızı araba ve geçmiş olsun hediyesi yazan karttı.

O gece bunun kimden geldiğini sorduğumda aklıma Shouta'nın gelmesi çok da zor olmamıştı. Bir ihtimal daha vardı ki, Shouta'dan geldiğine kendimi o kadar ikna etmiştim ki diğerini asla dillendirmemiştim

İnandığım ihtimal Shouta'nın kırmızı küçük arabayı ben aracılığıyla Minho'ya göndermiş olmasıydı.

Kaşlarını çatarak önce bana sonra elimdekilere baktığında bir süre anlam verememiş gibi sustu. Sonra ise "Geçmiş olsun kartı ve kırmızı bir araba. Hasta mıydın? Ben de geçmiş olsun dilemek için kırmızı bir araba almalı mıyım?" diye sordu.

Olduğum yerde duraksayıp "Dalga mı geçiyorsun benimle?" diye sordum. O ise halime gülümseyip omuz silkmekten başka bir şey yapmamıştı. "Hayır. Ama sen şakacı gününde olmalısın. 1 Nisan da değil halbuki."

Elimle alnımı kaşırken bakışlarımı ondan çekip yere çevirdim. O değilse geriye tek seçenek kalıyordu ve ben bunu kabullenmek istemiyordum. Aynı zamanda Shouta'nın beni ilk kandırışı olmadığı için ona asla güvenemiyordum. Bu yüzden şansımı biraz zorlamak istediğim için ona döndüm ve "Bak," diyerek söze başladım. "Dün akşam bu kartı ve arabayı evimin kapısının önünde buldum. Ve dolayısıyla bunu Minho için bana gönderdiğini düşündüm. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"

Ben karşısında gergince konuşuyorken o bu halimden zevk alıyormuş gibi gülüyordu ve bu gerginliğimin üzerine sinirin de eklenmesine sebep oluyordu. Lafımı bitirdiğimde kafasıyla beni onayladı. "Seni kesinlikle anlıyorum ama hayır, ben değildim. Minho'ya hediye alacak olsam ona götürürüm sana göndermem."

Lanet olsun ki söyledikleri mantıklıydı. Evime götürmek yerine yanıma gelebilirdi, hediyeyi gidip kendi verebilirdi. Shouta bunu yapmış olsa bana söylememek için bir sebebi olmazdı diye düşünüyordum ve bu da korktuğum ihtimalin her zamanki gibi başıma gelmiş olduğunu gösteriyordu.

my lips ft. yours ᥫ᭡ w.harutoWhere stories live. Discover now