X

858 96 84
                                    

⌀

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hayat gerçekten bazıları için çok zordu. Katlanılamayacak kadar, dayanamayacak kadar, canını delicesine yakacak kadar.

Gözlerimi camın ardında öylece yatan, oksijen maskesiyle nefes almaya çalışan, gözleri kapalı minik bedenden bir an olsun ayıramıyordum. Daha o kadar küçüktü ki... hayatla tanışmak için oldukça küçüktü. Bu kadar sorumluluğu taşıyacak kadar yeterli güce sahip değildi.

Ama buna rağmen hala hayata tutunmak için mücadele veriyordu.

Onu öğreneli çok olmamıştı. İlk müdahale yapılmıştı. Yaklaşık yarım saat sonra uyanıp hemşirelerin sorularına cevap verdiğinde hakkında bir şeyler öğrenebilmiştim. İsmi Minho'ydu. Ailesini bir yıl önce evlerinde çıkan bir yangında yitirmişti. O yangında evde olmadığı için kimse onu bulamamış, sonradan da korkudan ortaya çıkmadığından sosyal hizmetler onu sahiplenememişti. Bir yıldır sokaklarda yaşamak için türlü türlü şeyler yaptığını söylemişti. Bu onu bulduğumda üstünün kir ve yara içinde olmasını açıklıyordu. Dışarıdan her hastalığı kapmış olabilirdi. Bu zamana kadar kendine bakmış olabilirdi ama asla yeterli değildi.

O henüz on yaşında bir çocuktu. Bir ailesi, arkadaşları, evi, düzenli bir hayatı olmalıydı. Kimse onu yolun ortasında üstü başı yara bere içinde, baygın halde bulmamalıydı. Kan kustuğuna şahit olmamalıydı.

Bunun için çok ufaktı.

Annem göğüs hastalıkları uzmanı olduğundan ona kan kustuğunu söylediğimde onu önce röntgene sonra teste göndermişti. En fazla birkaç saate test sonuçlarını alacaktık. Yaklaşık on dakika hemşirelerle konuştuktan sonra minik bedeni yorgun düşmüş ve kendini tekrar uykuya bırakmıştı. Hala düzenli nefes alamadığından oksijen maskesine ihtiyaç duyuyordu ve bu beni korkutuyordu.

Hastaydı. Kan kusması normal değildi.

Hastalığıyla ilgili tahmin yürüttüğümde aklıma hiç olumlu bir ihtimal gelmiyordu, beni korkutan buydu.

Ona bir şey olsun istemiyordum, onu daha yeni bulmuştum.

"Alia!"

İsmimi duymamla irkilip bana seslenen kişiyle göz göze geldim. Shouta ile.

"Birkaç defa seslendim ama duymadın." dedi endişeli gözlerle bana bakarken. "İyi misin?"

"İyiyim." dedim mekanik bir tonda. Ama ne iyiydim, ne de kendimdeydim. Aklım Minho'daydı ve test sonuçlarını beklerken içim içimi yiyordu.

Sanki düşüncelerimi okumuş gibi önce iç çekti, sonra benim hizama gelerek gözlerini Minho'ya çevirdi. "Onun için endişelenme. İyi olacak. Cesur ve güçlü bir çocuk. Bu zamana kadar hayata kafa tuttuysa burada bırakmaz. Ben ona güveniyorum."

Bu zamana kadar kafa tutması onu cesur ve güçlü yapardı, evet. Ama benim korktuğum yorulmuş olmasıydı. Belki savaşmaktan, zorluklardan yorulmuştu. Gücü kalmadığını düşünüyor olabilirdi.

my lips ft. yours ᥫ᭡ w.harutoWhere stories live. Discover now