XIII

848 98 95
                                    

⌀

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

"Odan çok güzelmiş."

Yedam odamın etrafında turlarken masamın önündeki sandalyeye gidip oturdum. "Teşekkürler."

Masamın yanındaki pencereye doğru ilerledi ve kendi odasının penceresine baktı. Gülümsedikten sonra yatağıma doğru ilerledi ve "Burada sıkılıyor musun sen? Her şeyin var." dedi.

Onun söylemiyle ben de başımı çevirip odamı inceledim. Merdiven kitaplığıma baktım önce. Sonra gözüm kenarda duran ses sistemine kaydı, sonra duvara yasladığım gitarda göz gezdirdim.

Aslında haklıydı. Odamı seviyordum ve her şeyi o kadar benimseyerek tasarlamıştım ki buradan asla sıkılmazdım. Benim tarzımı yansıtıyordu.

"Hayır, burası benim sığınağım."

Yedam ve ailesi akşam yemeği için bize gelmişlerdi. Annem bugün akşam vardiyasını aldığı için sabahtan akşaa kadar hazırlık yapmıştı. Ben de okuldan sonra gelip yardım etmiştim tabi. Yemek yedikten sonra anneler arası sohbet bizi sarmadığı için odama çıkmıştık ve şimdi kendi çapımızda eğlenmeye çalışıyorduk.

"Ben de sıkılmazdım."

Yedam'ın söylediğiyle gülerken "Ah," diye bir nida döküldü ağzımdan. "Eminim sen odandaki PlayStation konsoluyla da hiç sıkılmıyorsundur zaten."

Söylediğime kahkaha attıktan sonra "Haklısın." diye mırıldandı ve işaret parmağıyla beni gösterdi yatağıma otururken. "Bir gün bende toplandığımızda sana da oynamayı öğreteceğim."

Gözlerimi kısıp "Teşekkürler, Yedam ama ben almayayım." dediğimde kaşları ukalıkla havalandı. "Youra ve Jae Rin de öyle diyordu. Sonra Jae Rin kendine set aldı ve Youra her haftasonu PlayStation oynamak için bize geliyor."

Söylediklerine inanamadığım için şaşkınlıkla "Ciddi misin sen?" diye sordum.

"Oldukça."

Elimle ağzımı kapatarak "Aman Tanrım!" dediğimde Yedam güldü. "Önyargılı olma. Seveceksin."

Ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırıp "Youra ve Jae Rin'den sonra kendimden o kadar emin değilim artık." dediğimde tekrar gülmüştü.

Sonra etrafı incelemeyi bırakıp tüm dikkatini tamamen bana verdi. "Nasıl gidiyor? Okula alıştın mı?"

Kafamı salladım usulca. "Alıştım. Zaten siz varsınız. Benim için normalleşmeye başladı."

"Peki ya Haruto?" dedi yüzündeki gülümseme azalırken. "O senin için normalleşti mi?"

İç çektim istemsizce. Haruto...

İki gündür konuşmuyorduk. Ne ben ona doğru bir adım atmıştım ne de o baba doğru. Olduğumuz yerde sayıyorduk ve tek yaptığımız gözlerimiz buluştuğunda onları kaçırmaktı o kadar. Bazen ilk kim kaçıracak yarışı yapıyormuşuz gibi oluyorduk ama bu benim pes etmemle sonuçlanıyordu. Hiçbir şey söylemezken gözlerimin içine hiçbir duygu barındırmayarak bakması bir zamandan sonra katlanılmaz oluyordu.

my lips ft. yours ᥫ᭡ w.harutoOnde histórias criam vida. Descubra agora