XIV

838 99 83
                                    

⌀

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Haruto'nun dolabının önünde durmuş onun kitap yerleştirmesini beklerken gerginlikle yutkundum. Shouta ile tartışmalarından sonra bir gün geçmişti ve Haruto hiç olmadığı kadar sessizdi. Normalde fazla konuşan, enerjik biri değildi ama şu üç günde felsefe dersi haricinde neredeyse hiç konuşmamıştı. Bir yere kaçtığı yoktu, nereye gitsek geliyordu ama tepkisizdi. Herkes o sohbete dahil olsun diye bir sürü şey yapmıştı ama kimse sonuç alamamıştı. Dünden beri bir kere göz göze gelmemiştik. Hep bir yerlere dalıp gidiyordu ve bu hali beni endişelendirmeye başlamıştı.

Şimdi ise burada öylece dikilip onunla kuracağım diyaloğu kestirmeye çalışmak beni fazlasıyla geriyordu. Konuşmanın karşılıklı olmasını umıyordum ama son zamanlardaki Haruto bana tersini yaşatacak gibi geliyordu.

Sonunda dolabıyla işini bitirdi ve kapatır kapatırmaz donuk bakışları beni buldu. Yüzünde hiçbir duygu belirtisi yokken durup beni izlemeye başladığında boğazımı temizledim. Hiçbir şeyi sorgulamıyor oluşu daha da endişelenmeme sebep olurken elimdeki kağıtları ona uzattım. "Profesör Park bunları sana vermemi istedi."

Bakışları bir süre daha bende kaldıktan sonra elimdeki kağıtlara döndü. Bir süre de oraya baktı ve sonra parmak uçları benimkileri teğet geçerek kağıtları elimden aldı. Bu hareketi anlamsızca kalp ritmimde bozukluğa sebep olduğundan tepki vermesi için suratına bakıyordum. Açıkçası bunu beklemiyordum. Muhtemelen o da şu an benim yanından uzaklaşmamı bekliyordu ama ben bir tepki versin istediğimden hala burdaydım. Gözleri kağıtlardan ayrılıp gözlerime çıktı ve ben bir şey demeyeceğini bile bile gözlerimi yüzünde gezdirdim.

Gözlerime ilk çarpan göz altları olduğunda kaşlarım hafifçe çatıldı. Diğer günlere oranla daha koyu gibi görünüyordu. Dudakları çatlamıştı ve gözleri bayık bakıyordu.

Bu haline rağmen mükemmel görünmesi tüm dünyaya haksızlıktı.

"Teşekkürler."

Söylediği şeyle irkildiğimde gözlerim anında ona dönmüştü. Bir an gerçek olup olmadığını ayırt edememiştim ama dudaklarının hafifçe yukarı kıvrıldığını gördüğümde gerçekten sesini duyduğumu fark ettim.

Bu vücudumda hareketlenmeye sebep olurken içten içe sevindiğimden gülümsemiştim. "Rica ederim."

Onunla konuşmaya devam etmek istiyordum. Başlamışken sussun istemiyordum ama söyleyebileceğim bir şey yoktu. O da öylece gözlerime bakıyor sanki bir şey söylememi bekliyor gibiydi ama kendimi bunun kendi kuruntum olduğuna inandırarak gitme vakti olduğuna karar verdim.

Yanından geçip giderken arkamdan "Gray!" diye seslendiğinde her ne kadar ismimi kullanmıyor olsa da sonunda konuştuğu için sevinmiştim. Belli etmeyerek normal bir şekilde ona döndüm ve "Efendim?" dedim.

my lips ft. yours ᥫ᭡ w.harutoWhere stories live. Discover now