Son Büyücü

Kraliçem

Elinde ok ve yay ile duran Hazer'i görmem ile yaralanan Selim umrumda bile olmadı.

Kan revan içindeydi. Ayakta bile zor duruyordu.

"Meleğim belki sen hatırlamıyorsun ama ben sana vampir de olsam evleneceğin adamın ben olacağıma, senin başka bir herife yâr gitmene ölsem bile izin vermeyeceğim demiştim. Söz vermiştim. Şimdi karşındayım ve evlen benimle." dedi.

Evlilik kürsüsünden hızla indim ve yanına gittim.

"Hazer bugün idam edildin. Nasıl burada olabilirsin?" diye sordum.

"O ben değildim. Her şeyi anlatacağım ama önce cevap ver. Benimle evlenir misin?" diye sordu.

"Şaka mı yapıyorsun? Düğünümde bana evlenme teklifi mi ediyorsun?" diye bağırdım.

"Düğün olması için bir damat olması lazım." dedi. Yerde ölü yatan Selim'e baktım.

"Sağ olan bir damat olması lazım." deyince "Sen geri zekalısın! Var ya böyle beyinsizin önde gidenisin! Evleneceğim adamı öldürdün." dedim.

Hazer, Selim'in tam alnının ortasına bir ok daha attı ve "Bak, tekrar öldürdüm. Ne yapacaksın? Kızım anla işte. Sen benimsin ve kimse buna karşı gelemez." dedi.

Yakasından tutup kendime çektim ve dudağına yapıştım.

Hazer öpüşüme karşılık verirken dudağından ağzıma kan tadı geldi.

"Sorması ayıp bu üstünün hali ne?" diye sordum.

"Evlenmeden önce damadı gebertmek için buraya yetişmeye çalışırken üç farklı grupla savaştım. Gördüğün gibi baya kan çıktı." dedi.

"Sen iyi misin? Önemli olan bu. Bir yaran var mı?" diye sordum.

"Ufak tefek şeyler." deyince "Ufak tefek benim için fark etmez. Şimdi kraliçe olarak emrediyorum. Gidip yıkanıyorsun ve yaralarına bakıyoruz. Sonra da bize olanları tek tek anlatıyorsun." dedim.

"Emredersiniz kraliçem. Ayrıca." dedi ve çantasından tacımı çıkarıp kafama yerleştirdi.

"Bu maldan çalınarak yapılmış cimri gelinliği de değiştirmek için benimle geliyorsun." dedi ve elimden tutup çekiştirmeye başladı.